Ashab-ı Kerbela’nın Haykırışı
Cumartesi Dersi’nde bu hafta Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, Aşura günü münasebeti ile “Ashab-ı Kerbala’nın Haykırışı” başlığında, özel bir ders yaptı. Hocamız, Kerbala’nın nasıl anlaşılması gerektiğini, o günkü şahıs, mekan ve hadiselerin nasıl yorumlanması gerektiği konusunda çok önemli izahlarda bulundu.
Dersten Cümleler
Muharrem ayı der demez, üç önemli mesaj karşımıza çıkar: Takvim bilinci, Hicret ve Kerbala
Kur’an bize bir tarih bilinci verir.
Tarih, bir övgü veya sövgü birikimi değildir.
Menkıbeleri uyanmak ve bir kez daha yazmak için dinleriz.
Örnek ve ibret nazarı ile tarihi okumak gerekir.
Tarihte bir kez yaşanan, bir daha yaşanır.
Bir kardeş kavgası: Cemel Vakası
İmamet ile saltanatın kavgası: Sıffın Vakası
İlim ile cehaletin kavgası: Nehveran Vakası
Kur’an’da 78 ayette Ashab kelimesi/kavramı geçer.
Ashabu’n-Nar, Ashabü’l-Cenne, Ashabü’l-Cehim, Ashabü’l-Yemin…
Ashabü’l-Medyen, Ashabü’l-Eyke, Ashabü’l-Hicr, Ashabü’s-Sefine, Ashabü’l-Fil…
Ashab-ı Uhdud ve Ashab-ı Karye
Ashab-ı Uhdud, Kur’an’ın tertipte 85. sûre olan Bürûc Sûresi’nde anlatılır.
Hadis kitaplarımızda, “Mümin Genç Kıssası” şeklinde geçen kıssayı bize nakleden Süheyb-i Rûmî’dir.
Risalet davası demek, yeryüzünün en önemli davası demektir.
Bu gencin Rabbinin adıyla…
Giderken bir şehri dirilterek gitti.
“Başkalarını diriltmek istiyorsan, sen varlığını feda etmelisin.”
“Yok olmadan var edemezsin”
İsâr ruhu: Yaşamak için yaşamak değil, yaşatmak için yaşamaktır.
Ashab-ı Karye kıssası ve verdiği mesajlar…
“Ona: Cennete gir denilince: “Keşke dedi, kavmim bilseydi! Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını!” (Yasin, 26, 27)
“Başkalarına hidayet nurunu taşımak istiyorsan, merhameti hayatının eksenine yerleştirmelisin.”
“Merhamet etmezsen, merhamet bulamazsın.”
“Başkalarını hakikat ile buluşturmak istiyorsan, hiçbir şeye değil, sadece hedefine kilitlenmelisin.”
“Arkaya bakarsan, menzile eremezsin.”
Risalet davasının en temel ilkeleri…
Sefer ile sorumluyuz, zafer ile değil…
Hz. Hüseyin, Mekke’de iken ihramlarını çıkarıyor, şehadet elbisesini giyiyor.
“Ben de Ali’nin oğluyum, onlar da Ali’nin oğlu; ama onların annesi Fatıma’dır.”
“Her peygamberin nesli kendindendir; benim neslim Fatıma’dır.”
Hz. Hüseyin’in o yolculuğu şehitler ile şahitlerin yolculuğudur.
Hz. Hüseyin Kufe yolunda…
Ferezdak: “Ey Hüseyin! Gitme, Kufe’deki insanların yürekleri seninle, ama bilekleri, kılıçları Yezid iledir.”
Ömer b. Sa’d’ın büyük ve ağır imtihanı…
“Sabret Hüseyin! Buluşmaya az kaldı!”
Nasıl bir mektebin talebesi Hz. Hüseyin?
“Her kimin üstünde borç varsa bizimle yarın çarpışmasın!”
Şehadet, düğünlerin en güzeli; şehit ise o düğünün taçlı damadıdır.
Ömer b. Sa’d ordusunu dokuz kola ayırmış, her bir kolun başına bir kabile liderini geçirmiş…
Hür b. Yezid: “Cennet ile Cehennem arasında gidip, geliyorum; ya Hüseyin’in yanına gidip Cennet’i kazanacağım, ya sizin yanınızda kalıp Cehennem’i boylayacağım.”
“Hür adınla yaşa! Ananın yüzü gülsün, sana böyle bir isim koymuş…”
“Eğer ben Yezid’e biat etseydim, Medine’de biat ederdim… Siz beni zillete çağırıyorsunuz. Heyhat! Zillet bizden uzaktır. Heyhat! Zillet bizden uzaktır.”
“Kanımlar yükselecekse ceddim Muhammed’in dini!
Ey Kılıçlar! Doğrayın beni, alın bedeni mi!”
Şahıslar, mekanlar, zamanlar…
1- İnsanlığın ne Hüseyinleri biter, ne Yezidleri; yürüdüğün yola iyi bak; izlediğin adımlar Hüseyin’in adımları mı, yoksa Yezid’in adımları mıdır?
2- İnsanlığın ne Kerbelaları biter, ne Kufeleri; bulunduğun ortama iyi bak; çevren sadakat üzere olanlardan mı, yoksa ihanet üzere olanlardan mı oluşuyor?
3- İnsanlığın ne Aşuraları biter, ne imtihanları; yaşadığın her anı Aşura olarak gör ve sürekli teyakkuz halinde ol! Böyle yap ki; ne ganimetçilere ne kabilecilere hayatında yer vermeyesin.
(3459)