Bir İmtihan, Bir Hak ve Bir Nasihat Olarak Hastalık
Her geçen gün imtihanların şiddeti artıyor…
“Allah’ım! Hac edenleri bağışla, onların bağışlanmasını istediklerini de bağışla!”
Hastalık konusunu 4 temel başlıkta işleyecektik:
1. Hastalık nedir? Nasıl anlaşılmalıdır?
2. Hasta olan ne yapmalıdır? Nasıl davranmalıdır?
3. Hasta yakınlarına düşen sorumluluklar nelerdir? Nelere dikkat etmeleri gerekir?
4. Hastalara karşı müminlerin sorumlulukları nelerdir?
Kur’an-ı Kerim bir sabır kahramanı olarak Hz. Eyyûb’ü bize anlatır.
Kur’an-ı Kerim’de Hz. Eyyûb (as) şu ayetlerde anlatılır: Nisa Sûresi 163, En’am Sûresi 84, Enbiya Sûresi 83 ve 84, Sâd Sûresi 41-44.
Rivayetlere göre Hz. Eyyûb baba tarafından Hz. İshak’ın, anne tarafından Hz. Lût’un soyundandır. (Taberî, Târîh, I, 322; İbn Kesîr, el-Bidâye, I, 220).
Hanımı ise Hz. Ya’kūb’un kızı Liya veya Hz. Yûsuf’un oğlu Efraim’in kızı Rahme’dir. Hanımının adının Leyya olduğunu söyleyenlerde vardır.
Enes b. Malik’in (ra) bir rivayetine göre Hz. Eyyûb (as) tam 18 yıl süren bir hastalık dönemi geçirdi.
“Doğrusu ben bir hastalığa yakalandım. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin, bana merhamet et!” (Enbiya, 21/83)
“Gerçekten şeytan bana meşakkat ve ıztırap dokundurdu!” (Sâd, 38/41)
Hasta yakınlarına düşen sorumluluklar nelerdir? Nelere dikkat etmeleri gerekir?
Hastalık, hastanın kendisi için ne kadar ağır ve büyük bir imtihan ise inanın en az hasta kadar belki hastadan bile daha fazla o hastanın yakınları için bir imtihandır.
İnsan derdi çekmek, çok zordur.
Nübüvvet Pınarı, hastalık yakınlarına ne gibi mesajlar verir:
1. Hastalık nasıl büyük bir imtihan ise, hastada büyük bir imtihandır. Bu imtihan ile karşı karşıya kalırsan şekvayı değil, sabrı kuşanmalısın.
2. Hasta ağır bir yük olduğu kadar, insana sevap kazandıran büyük bir nimettir. Bu yükün Allah tarafından taşıtıldığını unutmamalı ve her daim şükrü etrafına yansıtmalısın.
3. Hasta yakını olmak, doktor olmak demek değildir. Bu hususta dikkatli olmalı, ehliyete dikkat etmeli ve asla haddi aşmamalısın.
4. Hastalık döneminde beslenme konusuna dikkat edilmelidir. Bu dönemlerde hastayı ihtiyaca göre beslemeli ve iyileşmeyi geciktirecek adımlardan uzak durmalısın.
5. Hastanın o zorlu süreçte en önemli devası moraldir. Bu konuda hassas olmalı, yanında manen onu takviye edecek tavırlar takınmalısın.
Her insan, başka bir insanın imtihanıdır.
Bizim medeniyetimiz yaşlıları evin bereketi, evin sevap alanı ve evin rahmet kaynağı olarak görür.
“Tabâbetten anlamadığı halde hekimlik yapan kişi, hastaya verdiği zararı tazmin eder.” (Ebû Davud, Diyât, 23)
“Hastalarınızı (çok fazla) yemek yemeye zorlamayın, Allah onları yedirir ve içirir!” (Tirmizî, Tıb, 4)
“Ali! Sen hastalıktan yeni kurtuldun, sen yeme! Yoksa sana zararı dokunur.”
“Ey Ali! Bunlardan ye, bunlar sana faydalıdır!” (İbn Mace, Tıb, 3; Tirmizi, Tıb, 1)
“Hastanın yanına girdiğinizde ecel konusunda onu rahatlatacak biçimde konuşun. Bu, onun ecelinin zamanını değiştirmez, ancak hastayı rahatlatır.” (Tirmizî, Tıb, 35)
“Size şifalı iki şeyi, balı ve Kur’an’ı tavsiye ederim!” (İbn Mâce, Tıb, 7)
Hastalara karşı müminlerin sorumlulukları nelerdir?
“Müslümanın Müslüman üzerindeki altı hakkı vardır. Karşılaştığında selam verir, davetine icabet eder, aksırdığı zaman ‘elhamdülillah’ derse ‘yerhamükallah’ der, hastalandığında ziyaretini yapar, öldüğünde cenazesinin ardından yürür, kendisi için sevdiğini o kardeşi için de sever.” (Dârimî, İstizan, 5; İbn Mâce, Cenaiz, 43)
“Yanında bir din kardeşine hakaret edilen bir kimse, yardım etmeğe gücü yettiği halde ona yardım etmeyip hakaretten kurtarmazsa, Allahu Teâla kıyamet günü onu mahşer meydanında insanların huzurunda rezil eder.” (Ebû Davud, Edeb, 41)
“Din kardeşin zalim de olsa mazlum da olsa ona yardım et.” Bir adam: “Ya Resulullah! Kardeşim mazlumsa ona yardım edeyim. Ama zalimse ona nasıl yardım edeyim, söyler misin? dedi. Peygamberimiz: “Onu zulümden alıkoyar, zulmüne engel olursun. Şüphesiz ki bu ona yardım etmektir” buyurdu. (Buhari, Mezâlim, 4)
“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allahu Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)
“Allah Teâlâ kıyamet gününde şöyle buyurur: ‘Ey Âdemoğlu! Hastalandım, beni ziyaret etmedin!’ Âdemoğlu: ‘Ya Rabbi! Sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl ziyaret edebilirdim?’ der. Allah Teâlâ: ‘Falan kulum hastalandı, ziyaretine gitmedin. Onu ziyaret etseydin, beni onun yanında bulurdun. Bunu bilmiyor musun?’ Ey Âdemoğlu! ‘Beni doyurmanı istedim, doyurmadın!’ buyurur. Âdemoğlu: ‘Sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl doyurabilirdim?’ der. Allah Teâlâ: ‘Falan kulum senden yiyecek istedi, vermedin. Eğer ona yiyecek verseydin, verdiğini benim katımda mutlaka bulacağını bilmez misin?’ Ey Âdemoğlu! ‘Senden su istedim, vermedin!’ buyurur. Âdemoğlu: ‘Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbi iken ben sana nasıl su verebilirdim?’ der. Allah Teâlâ: ‘Falan kulum senden su istedi, vermedin. Eğer ona istediğini verseydin, verdiğinin sevabını katımda bulurdun. Bunu bilmez misin?’ buyurur.” (Müslim, Birr, 43)
“Bir Müslüman, hasta bir Müslüman kardeşini ziyarete gittiğinde, dönünceye kadar cennet hurfesi içindedir.’ Sahabe hemen merakla sordu: ‘Ey Allah’ın Resulü! Cennet hurfesi nedir?’ dediler. Resûl–i Ekrem: “Cennetin en güzel meyveleridir/meyve bahçeleridir!” buyurdu.” (Müslim, Birr, 40–42; Tirmizî, Cenâiz, 2)
Hadis kitaplarında, hastalandıklarında Hz. Peygamber ile bazı hatıralar yaşayan sahabîlerden bazıları şunlardır: Sa’d b. Ebi Vakkas, Zübeyr b. Avvam, Hz. Ali, Selman-ı Farisi, Sa’d b. Ebî Rafi, Fatıma bint Ebî Hubeyş, Sehle bint Süheyl, Ebû Ka’b, Suhar b. Abbas, Ebû Seleme b. Abdülesed ve daha niceleri…
Nebevî Medrese’de Hasta Ziyaret Adabı
1. Merhamet ve şefkat en üst düzeyde yansıtılmalı, sevgi ve muhabbet adına güzel adımlar atılmalıdır.
2. Hastayı yoracak, moralini bozacak söz ve davranışlardan sakınılmalı, ibret alınmalı ama bu hastaya fark ettirilmemelidir.
3. Ziyaret oldukça kısa tutulmalı, hastanın hali gözetilerek davranılmalı, hasta yakınlarına da güzel temennilerde bulunulmalıdır.
4. Hastaya bir isteği olup olmadığı sorulmalı, gerekirse mali yardımda bulunulmalı, kendisine zarar vermeyecekse yiyecek ve diğer hediyeler götürmelidir.
5. Hastaya kaybettiği şeyler değil, kazanacağı şeyler hatırlatılmalı; yanında ölümden ziyade, hayat konuşulmalıdır.
6. Hastaya dua edilmeli, şifa verenin Allah olduğu hatırlatılmalı ve mümkünse hastadan da dua alınmalıdır.
7. Eğer uzaklık veyahut başka engellerden dolayı ziyaret yapılamıyorsa, birinin aracılığı ile yada bir başka vesile ile selam ve dua gönderilmelidir.
“Kimin yanında buğday ekmeği varsa kardeşine göndersin!” buyurdu. Sonra da ilave etti: “Şayet hastanız bir şey arzu ederse, ondan yedirin!” (İbn Mâce, Cenâiz, 2)
“Geçmiş olsun, hastalığın günahlarına keffâret olur inşâallâh!” (Buhârî, Tevhîd, 31)
“Bütün insanların Rabbi olan Allah’ım! Bunun ızdırabını giderip şifa ver. Şifayı veren ancak Sen’sin. Sen’in şifandan başka şifa yoktur. Buna, hiçbir hastalık izi bırakmayacak şekilde şifa ihsân et!” (Buhârî, Merdâ, 20; Müslim, Selâm, 46-49)
“Selman! Allah sıkıntılarını gidersin, günahını affetsin. Ölünceye kadar dinine kuvvet, bedenine sıhhat versin!” (Heysemî, II, 299)
“Müminin her işine şaşılır. Çünkü onun bütün işleri hayırdır ve bu sadece mümine özgüdür. Kendisine bir varlık (nimet) isabet ederse şükreder, bu onun için hayır olur, bir zarar isabet ederse sabreder, bu da onu için hayır olur.” (Müslim, Zühd ve Rekâik, 64)
(3845)