Denizli / Müezzinlerin Efendisi: Hz. Bilal-i Habeşi
82 İl 82 Sahabî projemiz tüm hızı ile devam ediyor. Projenin 70. programının adresi Denizli idi. “Müezzinlerin Efendisi Bilal-i Habeşî” başlığında icra edilen programın organizesini, Denizli’deki sivil toplum kuruluşlarının oluşturdukları ortak bir platform yaptı. Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından platform adına kısa bir konuşma yapan Ömer Pekuz, projenin önemine ve Sahabe’nin değerine dikkat çekti. Halkın yoğun ilgi gösterdiği program, Egs Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Neden Denizli’de Hz. Bilal?
Daha sonra kürsüye davet edilen Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, neden Denizli için Hz. Bilal’in seçildiğini belirterek sözlerine başladı. Hocamız dedi ki: “Horozu ile meşhur bir vilayetimizde kesinlikle Hz. Bilal anlatılmalıydı. Çünkü Efendimiz (sas) horoz için: “O bizim müezzinimizdir” buyurmuştur. Ebû Davud’da ve Ahmed b. Hanbel’de geçen bir rivayette, Zeyd İbni Hâlid el-Cühenî’nin bize naklettiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gün şöyle buyurmuştu: “Horoza sövmeyiniz. Çünkü o namaz için sizi uyandırır.” (Ebû Dâvûd, Edeb 115. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, IV, 115) Yine Efendimiz (sas) başka bir beyanında ise, “Horozun öttüğünü işittiğiniz vakit, Allah’tan lütfünü ihsan etmesini isteyiniz; çünkü o bir melek görmüştür. ” buyurmuştur. Horozu Müslümanların müezzini olarak gören Efendimiz (sas) bir gün Hz. Bilal ile horozu birbirleriyle de ilişkilendirecektir. İbnü’l- Cevzi, Ezkiya isimli eserinde bize aktarır: Bilal-i Habeşi bir gün Allah Resulü’nün yanındayken bir işim var diye müsaade istedi. Efendimiz (sas) Bilal’e ne işin var diye sordu. Bilal: “Ya Resulullah! Pazardan bir horoz almıştım, onu keseceğim!” dedi. Efendimiz orada herkesi tebessüm ettirecek bir cümleyi söyledi: “Ey Bilal! Bir müezzin başka bir müezzini kurban eder mi/keser mi?” Bu söz oradakilerin gülüşmelerine sebep olmuştu. İşte bu sebeplerden dolayı istedik ki, 82 İl projesinde horozu ile yani doğal müezzinleri ile meşhur olan bir ilimizde, müezzin deyince akla gelen ilk isim olan Hz. Bilal-i Habeşi’yi anlatalım.”
Mekke’nin En Önemli Sloganı: Ahad, Ahad…
Konuşmasına Hz. Bilal’in hayatının çeşitli dönemlerini anlatarak devam eden Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, Hz. Bilal’in iman edişini, iman ettikten sonra çektiği sıkıntılarını, uğradığı işkencelere rağmen direnişini ve dilinden düşürmediği, ahad, ahad, nidalarını örneklerle anlattı. Hocamız şöyle dedi: “Hz. Bilal, iman ettiğini açığa vurduğu günden itibaren fasılasız beş yıl akıl almaz işkencelere tabi tutuldu. Mekke’nin kızgın güneşinin altında bırakıldı, çöl kumlarının üzerine yatırıldı, üzerine koca koca kayalar bırakıldı, boynuna ip bağlanarak Mekke sokaklarında gezdirildi, günlerce aç ve susuz olarak bırakıldı ve daha neler neler yapıldı ama her sefersinde Bilal’in dudaklarından dökülen kelime, “Ahad, Ahad/Allah birdir, Allah birdir!” oldu. Bu nasıl bir imandır, imanda sebattır anlayabiliyor musunuz? O işkencelerin binde biri bu çağın insanına yapılsa, bırakın işkenceyi tehditvari bir söz duyulsa, tüm davalarından vazgeçecek insanların böyle şeyleri anlayabilmesi gerçekten çok zordur. Ama Hz. Bilal hakiki imana ermiş biri olarak, sabır ve sebat ile her gün şartları ağırlaşan işkencelere katlanıyor, her gün uğradığı sıkıntılarla, işkencelerle biraz daha kıvama geliyor, her gün biraz daha sesini gürleştirerek, “ahad, ahad” diyordu. Mekkeliler ise bu kelimeyi duyunca adeta çılgına dönüyorlardı. Çünkü Bilal’in her ahad deyişi, onların sistemlerinin çatırdadığını gösteriyordu. Belki kızgın kumların üstünde olan oydu, işkencelere uğrayan oydu, görünürde güçlü olanlar Mekkelilerdi; ama Bilal Ahad dedikçe, onlar korkuya kapılıyor, “bu nasıl bir din ki, mensuplarına bu kadar bedel ödetmesine rağmen, halen korkusuzca konuşturabiliyor. Bu nasıl din ki, mensupları ölümü onun için göze alıyor, bu nasıl din ki, ölümü öldürüyor, ölüme güle oynaya gidiyor.” dedirtiyordu.”
Müezzinlerin Efendisi
Hz. Bilal’in, Ezan ile özdeşleşen bir hayatı olduğunu söyleyen Hocamız, ezanın tarihçesinden sonra Hz. Bilal’in hayatında çok önemli yerleri olan beş ezanından bahsetti. “İlk Ezanı, Fetih Ezanı, Veda Ezanı, Kudüs Ezanı ve Son Ezanı” şeklinde hayatında farklı hatıraları katılımcılarla paylaştı. Konuşmasını Hz. Bilal’in hayatından alınması gereken mesajların neler olduğuna getirerek nihayete erdiren Hocamız, beş önemli mesaj verdi.
O mesajlar şunlardı:
1- Marifet, imanın ilk basamağı, tasdik, ikrar ve amelin hemen öncesidir. İman hakikatlerini iyice öğrenmeli, neler olduklarını iyice kavramalı ve içselleştirmelisin ki, hakiki imanı elde edip, kainata meydan okuyabilesin.
2- Muhabbet, kulluk yolunun en önemli azığı, olmazsa olmaz esasıdır. İmanın bir hakkı olarak Allah’ı, Allah’ın bir hakkı olarak Resulullah’ı, Resulullah’ın bir hakkı olarak Sahabe’yi gerçek bir sevgi ile sevmelisin ki, rahmet ve berekete erişebilesin.
3- İzzet, Müslüman’ın vazgeçilmez bir özelliği, imanının ona sağladığı şereflerin en kıymetlisidir. İzzetin kaynağının Allah, Resulü ve Müminler olduğunu unutma ki, bu büyük değeri, doğru yerlerde arayabilesin.
4- Mahviyet, küçüklüğünü bilip, gurura kapılmamak, acziyetini unutmadan elde ettiğin her türlü ikramı Allah’tan bilmektir. Müminler içerisinde görünme arzusuna kapılmanın, kibirlenmenin, büyüklenmenin ve kendini bir şeyler zannetmenin, şeytan telkinleri olduğunu hatırından çıkarma ki, kaymayasın, düşmeyesin, heva ve heveslerine yenilmeyesin.
5- Temsiliyet, bulunduğun makamın hakkını vermek, söz ile değil, hal ile tebliğ edebilmektir. Konuşanın çok, yaşayanın az olduğu şu toplumda; Hz. Bilal gibi İslam’ı şanına yakışır bir biçimde yaşamaya gayret et ki, aradan yüz yıllar geçse bile kapına gelenleri diriltebilesin.
Daha fazla bilgi için 0 212 544 76 99 nolu telefonu arayabilir; www.82il82sahabi.com, www.siyervakfi.org adreslerini ziyaret edebilirsiniz. Yapılan tüm programları ise
www.siyertv.com adresinden izleyebilirsiniz.
(5156)