Evlilik Kılavuzu / Buhari
Nikâh
بَاب قَوْلِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ اسْتَطَاعَ مِنْكُمْ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ لِأَنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ وَهَلْ يَتَزَوَّجُ مَنْ لَا أَرَبَ لَهُ فِي النِّكَاحِ
“Sizden kimin evlenmeye gücü yeterse evlensin. Çünkü evlenmek gözü (haramdan) korur, ırzı muhafaza eder”.
Nikâha ihtiyacı olmayan kimse evlenir mi?
1 – حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا أَبِي حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ قَالَ حَدَّثَنِي إِبْرَاهِيمُ عَنْ عَلْقَمَةَ قَالَ كُنْتُ مَعَ عَبْدِ اللَّهِ فَلَقِيَهُ عُثْمَانُ بِمِنًى فَقَالَ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ إِنَّ لِي إِلَيْكَ حَاجَةً فَخَلَوَا فَقَالَ عُثْمَانُ هَلْ لَكَ يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ فِي أَنْ نُزَوِّجَكَ بِكْرًا تُذَكِّرُكَ مَا كُنْتَ تَعْهَدُ فَلَمَّا رَأَى عَبْدُ اللَّهِ أَنْ لَيْسَ لَهُ حَاجَةٌ إِلَى هَذَا أَشَارَ إِلَيَّ فَقَالَ يَا عَلْقَمَةُ فَانْتَهَيْتُ إِلَيْهِ وَهُوَ يَقُولُ أَمَا لَئِنْ قُلْتَ ذَلِكَ لَقَدْ قَالَ لَنَا النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنْ اسْتَطَاعَ مِنْكُمْ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ
Alkame şöyle dedi: Ben Abdullah (r.a.) ile bera¬berdim. Minâ’da Osman b. Affânla karşılaştı: Ya Ebu Abdurrahman! Benim bir isteğim var! dedi. İkisi sakin bir yere çekildiler. Osman, Abdullah’a: Ya Ebu Abdurrahman! Seni, gençlik kuv¬vetini hatırlatacak genç bir kızla evlendirmemizi istermisin? dedi. Abdullah, kendisinin buna ih¬tiyacı olmadığını düşündü ve bana işaret etti: Alkame! diye seslendi. Ben de yanına vardım. Bu sırada Abdullah, Osman’a şun¬ları söylüyordu: Sen bunu söylediysen, Peygamber (s.a.) de bize şöyle buyurmuştur: “Ey gençleri! Sizden kim evlenmeye gücü yeterse, evlensin. Nikâha gücü yetmeyen de oruç tutsun. Çünkü oruç şehveti kırar”. (Buhârî, Nikâh, 2, hadis: 5065)
Ravi Tanıtımı
1. Ömer b. Hafs (ö. 222)
Ömer b. Hafs b. Ğiyâs b. Talk b. Muâviye en-Nehaî, Ebu Hafs el-Kûfî.
2. Babam (ö. 194)
Hafs b. Ğiyâs b. Talk b. Muâviye en-Nehaî, Ebu Ömer el-Kûfî.
3. el-A`meş (ö. 148)
Süleyman b. Mihrân el-A`meş el-Esedî, el-Kâhilî, Ebu Muhammed el-Kûfî.
4. İbrahim (ö. 96)
İbrahim b. Yezîd b. Kays b. el-Esved b. Amr, Ebu İmrân el-Kûfî en-Nehaî.
5. Alkame (ö. 62)
Alkame b. Kays. B. Abdullah b. Mâlik b. Alkame, Ebu Şibl el-Kûfî. Esved ve Abdurrahman b. Yezîd’in amcasıdır. Muhadramûn’dandır.
6. Abdullah (ö. 32)
Abdullah b. Mesud b. Ğâfil b. Habîb b. Şemh b. Mahzûm, Ebu Abdurrahman el-Hüzelî.
بَاب تَزْوِيجِ الْمُعْسِرِ لِقَوْلِهِ تَعَالَى : { إِنْ يَكُونُوا فُقَرَاءَ يُغْنِهِمْ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ }
Fakîr Olanı Evlendirme
“…Eğer yoksul iseler, Allah onları lütfü ile zenginleştirir…” (Nur 24/32)
2 – حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِي حَازِمٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ السَّاعِدِيِّ قَالَ : جَاءَتْ امْرَأَةٌ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَتْ يَا رَسُولَ اللَّهِ جِئْتُ أَهَبُ لَكَ نَفْسِي قَالَ فَنَظَرَ إِلَيْهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَصَعَّدَ النَّظَرَ فِيهَا وَصَوَّبَهُ ثُمَّ طَأْطَأَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَأْسَهُ فَلَمَّا رَأَتْ الْمَرْأَةُ أَنَّهُ لَمْ يَقْضِ فِيهَا شَيْئًا جَلَسَتْ فَقَامَ رَجُلٌ مِنْ أَصْحَابِهِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنْ لَمْ يَكُنْ لَكَ بِهَا حَاجَةٌ فَزَوِّجْنِيهَا فَقَالَ وَهَلْ عِنْدَكَ مِنْ شَيْءٍ قَالَ لَا وَاللَّهِ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَقَالَ اذْهَبْ إِلَى أَهْلِكَ فَانْظُرْ هَلْ تَجِدُ شَيْئًا فَذَهَبَ ثُمَّ رَجَعَ فَقَالَ لَا وَاللَّهِ مَا وَجَدْتُ شَيْئًا فَقَالَ رَسُولُ اللَّه صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ انْظُرْ وَلَوْ خَاتَمًا مِنْ حَدِيدٍ فَذَهَبَ ثُمَّ رَجَعَ فَقَالَ لَا وَاللَّهِ يَا رَسُولَ اللَّهِ وَلَا خَاتَمًا مِنْ حَدِيدٍ وَلَكِنْ هَذَا إِزَارِي قَالَ سَهْلٌ مَا لَهُ رِدَاءٌ فَلَهَا نِصْفُهُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا تَصْنَعُ بِإِزَارِكَ إِنْ لَبِسْتَهُ لَمْ يَكُنْ عَلَيْهَا مِنْهُ شَيْءٌ وَإِنْ لَبِسَتْهُ لَمْ يَكُنْ عَلَيْكَ مِنْهُ شَيْءٌ فَجَلَسَ الرَّجُلُ حَتَّى إِذَا طَالَ مَجْلِسُهُ قَامَ فَرَآهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مُوَلِّيًا فَأَمَرَ بِهِ فَدُعِيَ فَلَمَّا جَاءَ قَالَ مَاذَا مَعَكَ مِنْ الْقُرْآنِ قَالَ مَعِي سُورَةُ كَذَا وَسُورَةُ كَذَا عَدَّدَهَا فَقَالَ تَقْرَؤُهُنَّ عَنْ ظَهْرِ قَلْبِكَ قَالَ نَعَمْ قَالَ اذْهَبْ فَقَدْ مَلَّكْتُكَهَا بِمَا مَعَكَ مِنْ الْقُرْآنِ
Sehl b. Sa’d es-Sâidî (r.a.) şöyle demiştir: Resûlullah’a (s.a.) bir kadın geldi:
— Ya Resûlallah! Ben Seninle evlenmeye geldim, dedi.
Ravi dedi ki: Resûlullah kadına baktı, sonra da başını önüne eğdi. Ka¬dın, Resûlullah’ın kendisi için birşey söylemediğini gö¬rünce oturdu. Bu sırada sahâbîlerinden bir adam ayağa kalktıp şöyle dedi:
— Ye Resûlallah! Eğer Sen almayacaksan beni bu kadınla evlendir, dedi.
Resûlullah:
— “Yanında mehir verecek birşeyin var mı?” dedi. O sahâbî:
— Hayır vallahi ya Resûlallah! dedi. Resûlullah:
— “Ailenin yanına git bak birşey bulabilecek misin?”‘buyurdu. Bunun üzerine o zât gitti, sonra dönüp geldi:
— Hayır vallahi, hiçbirşey bulamadım, dedi. Resûlullah:
— “Demirden bir yüzük olsun (getir)” buyurdu. Sahâbî dönüp geldi:
— Demirden bir halka bile bulamadım. Fakat şu izârım (belden aşağı giyilen elbise) var -Ravi Sehl: Bu fakir sahâbînin (izârı üzerine giyecek) gömleği yoktu, dedi-, bu izârımın yarısı kadının olsun, dedi.
Resûlullah:
— “Senin izârın neye yarar? Onu sen giyer¬sen kadına birşey kalmaz, kadın giyse senin üzerinde birşey kalmaz” buyurdu.
Bu söz üzerine adamcağız bulunduğu yere oturdu. Uzun müddet oturduktan sonra kalkıp gitti. Resûlullah bu zâtın ümitsizce kalkıp gittiğini görünce çağırılmasını emretti. Adam gelince:
— “Kur’an’dan ezberinde ne var?” diye sordu. Adam:
— Ezberimde şu sure var, şu sure var! diye birtakım sureleri saydı. Bunun üzerine Resûlullah:
— “Sen bu sureleri ezberden okuyabiliyor musun?” dedi. O zât:
— Evet okuyorum, dedi. Resûlullah:
— “Git, ezberindeki bu surelerle seni bu kadınla evlendirdim)” buyurdu. (Buhârî, Nikâh, 15, hadis: 5087)
Ravi Tanıtımı
1. Kuteybe (ö. 240)
Kuteybe b. Saîd b. Cemil b. Tarîf b. Abdullah es-Sekafî, Ebu Recâ’ el-Belhî.
2. Abdulaziz b. Ebi Hâzim (ö. 184)
Abdulaziz b. Ebi Hâzim Seleme b. Dînâr el-Mehâribî, Ebu Temâm el-Medenî.
3. Babası (ö. 140)
Seleme b. Dînâr, Ebu Hâzim el-A´rec el-Medenî.
4. Sehl b. Sa`d es-Sâidî (ö. 88)
Sehl b. Sa’d b. Mâlik b. Halid b. Sa`lebe el-Ensârî es-Sâidî, Ebu’l-Abbas veya Ebu Yahya el-Medenî. Sahabîdir.
بَاب الْأَكْفَاءِ فِي الدِّينِ وَقَوْلُهُ : { وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ مِنْ الْمَاءِ بَشَرًا فَجَعَلَهُ نَسَبًا وَصِهْرًا وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرًا }
(Nikâhta Erkekle Kadın Arasında Aranan) Denklik Din Konusundadır
Sudan (meniden) bir insan yaratıp onu nesep ve sıhriyet (kan ve evlilik bağından doğan) yakınlığa dönüştüren O’dur. Rabbinin her şeye gücü yeter. (Furkan 25/54)
3 – حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ قَالَ حَدَّثَنِي سَعِيدُ بْنُ أَبِي سَعِيدٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ تُنْكَحُ الْمَرْأَةُ لِأَرْبَعٍ لِمَالِهَا وَلِحَسَبِهَا وَجَمَالِهَا وَلِدِينِهَا فَاظْفَرْ بِذَاتِ الدِّينِ تَرِبَتْ يَدَاكَ
Ebu Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.) şöyle buyurdu: “Kadın dört özelliği için nikâhlanır; Malı için, soyu için, güzelliği için, dîni için. Sen dîndâr olanı seç ki, elin bereketlensin”. (Buhârî, Nikâh, 16, hadis: 5090)
Ravi Tanıtımı
1. Müsedded (ö. 228)
Müsedded b. Müserhed b. Müserbel
2. Yahya (ö. 198)
Yahya b. Saîd b. Ferrûh el-Kattân et-Temîmî velâen, Ebu Saîd el-Basrî el-Ahvel.
3. Ubeydullah (ö. 143)
Ubeydullah b. Ömer b. Hafs b. Âsım b. Ömer b. el-Hattâb, Ebu Osman el-Medenî.
4. Saîd b Ebi Saîd (ö. 123, 125)
Saîd b. Ebi Saîd Keysân el-Makbûrî, Ebu Saîd el-Medenî.
5. Babası (ö. 100)
Keysân b. Saîd, Ebu Saîd el-Makbûrî. Sâhîbu’l-abâ’.
6. Ebu Hüreyre (ö. 57, 58, 59)
Abdurrahman b. Sahr b. Âmir b. Zi’ş-Şerrî b. Tarîf b. Attâb ed-Devsî.
بَاب مَا يَحِلُّ مِنْ النِّسَاءِ وَمَا يَحْرُمُ وَقَوْلِهِ تَعَالَى
Kendileriyle Evlenmenin Helâl ve Haram Olduğu Kadınlar
{ حُرِّمَتْ عَلَيْكُمْ أُمَّهَاتُكُمْ وَبَنَاتُكُمْ وَأَخَوَاتُكُمْ وَعَمَّاتُكُمْ وَخَالَاتُكُمْ وَبَنَاتُ الْأَخِ وَبَنَاتُ الْأُخْتِ إِلَى آخِرِ الْآيَتَيْنِ إِلَى قَوْلِهِ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا } وَقَالَ أَنَسٌ { وَالْمُحْصَنَاتُ مِنْ النِّسَاءِ } ذَوَاتُ الْأَزْوَاجِ الْحَرَائِرُ حَرَامٌ { إِلَّا مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ } لَا يَرَى بَأْسًا أَنْ يَنْزِعَ الرَّجُلُ جَارِيَتَهُ مِنْ عَبْدِهِ وَقَالَ { وَلَا تَنْكِحُوا الْمُشْرِكَاتِ حَتَّى يُؤْمِنَّ } وَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ مَا زَادَ عَلَى أَرْبَعٍ فَهُوَ حَرَامٌ كَأُمِّهِ وَابْنَتِهِ وَأُخْتِهِ وَقَالَ لَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ سُفْيَانَ حَدَّثَنِي حَبِيبٌ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ حَرُمَ مِنْ النَّسَبِ سَبْعٌ وَمِنْ الصِّهْرِ سَبْعٌ ثُمَّ قَرَأَ { حُرِّمَتْ عَلَيْكُمْ أُمَّهَاتُكُمْ } الْآيَةَ وَجَمَعَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ جَعْفَرٍ بَيْنَ ابْنَةِ عَلِيٍّ وَامْرَأَةِ عَلِيٍّ وَقَالَ ابْنُ سِيرِينَ لَا بَأْسَ بِهِ وَكَرِهَهُ الْحَسَنُ مَرَّةً ثُمَّ قَالَ لَا بَأْسَ بِهِ وَجَمَعَ الْحَسَنُ بْنُ الْحَسَنِ بْنِ عَلِيٍّ بَيْنَ ابْنَتَيْ عَمٍّ فِي لَيْلَةٍ وَكَرِهَهُ جَابِرُ بْنُ زَيْدٍ لِلْقَطِيعَةِ وَلَيْسَ فِيهِ تَحْرِيمٌ لِقَوْلِهِ تَعَالَى { وَأُحِلَّ لَكُمْ مَا وَرَاءَ ذَلِكُمْ }
Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla (nikâhlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
(Harp esiri olarak) sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılındı. Allah’ın size emri budur. Bunlardan başkasını, namuslu olmak ve zina etmemek üzere mallarınızla (mehirlerini vererek) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin. Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda size günah yoktur. Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir. (Nisa 4/23,24)
Enes b. Mâlik: ” وَالْمُحْصَنَاتُ مِنْ النِّسَاءِ ” yani evli hür kadınlarla evlenmek haramdır, ancak (harb esiri olarak) elde ettiğiniz kadınlar müstesnadır, dedi. O, efendini, kölesinin nikâhı altında bulunan cariyesini almasında bir sakınca görmez.
Yüce Allah şöyle buyurdu: “Allah’a eş koşan kadınlarla onlar iman edinceye kadar evlenmeyin. İmân eden bir câriye, müşrik bir kadından -hoşunuza gitse de- daha hayırlıdır. Müşrik erkeklere de, İmân edinceye kadar (mü’min kadınları) nikâhlamayın. Mü’min bir kul, müşrikten -o hoşunuza gitse de- elbette hayırlıdır. Onlar sizi cehenneme çağırırlar. Allah ise, kendi iradesiy¬le, cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara âyetlerini apaçık söy¬ler ki iyice düşünüp ibret alsınlar”. (Bakara 2/221)
İbn Abbâs: Dört hanımdan fazla olan kadın o erkeğe ana¬sı, kızı ve kızkardeşinin haram olduğu gibi haramdır, dedi.
Bize İmâm Ahmed b. Hanbel şöyle söyledi: Bize Yahya b. Saîd el-Kattân, Sufyân es-Sevrî’den rivayet etti (o şöyle demiştir): Bana Habîb b. Sabit, Saîd b. Cübeyr’den rivayet etti ki, İbn Abbâs: Size nesebden yedi, evlilik sebebiyle de yedi kadın haram kılındı, dedi sonra da: “Hurrimet aleykum ummehatukum… (Nisa 4/225) âyetini okudu.
Abdullah b. Cafer, Ali’nin (r.a.) kızı Zeyneb ile Ali’nin karısı Leylâ bint Mesud’u aynı anda nikahladı. İbn Sîrîn: Bu evlilikte mahzur yoktur, demiştir. el-Hasen el-Basrî bir keresinde bunu uygun görmemiş, sonra: Bunda mahzur yoktur, demiştir.
el-Hasen ibnu’l-Hasen b. Ali de bir gecede iki amca kızıyla evlenmiştir. Câbir b. Zeyd, bir amca¬nın iki ayrı koldan gelen bu iki kız torununu bir adamın nikâhı altın¬da toplamasını -aralarında meydana gelecek yarışma sebebiyle hısımlık koparılacağı için- kerîh görmüştür. (Buhârî şöyle dedi:) Hal¬buki Yüce Allah’ın: “Onların dışındakiler size helal kılındı…” (Nisa 4/24) kavlinden dolayı bu birleştirme haram olmaz.
وَقَالَ عِكْرِمَةُ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ إِذَا زَنَى بِأُخْتِ امْرَأَتِهِ لَمْ تَحْرُمْ عَلَيْهِ امْرَأَتُهُ وَيُرْوَى عَنْ يَحْيَى الْكِنْدِيِّ عَنْ الشَّعْبِيِّ وأَبِي جَعْفَرٍ فِيمَنْ يَلْعَبُ بِالصَّبِيِّ إِنْ أَدْخَلَهُ فِيهِ فَلَا يَتَزَوَّجَنَّ أُمَّهُ وَيَحْيَى هَذَا غَيْرُ مَعْرُوفٍ وَلَمْ يُتَابَعْ عَلَيْهِ وَقَالَ عِكْرِمَةُ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ إِذَا زَنَى بِهَا لَمْ تَحْرُمْ عَلَيْهِ امْرَأَتُهُ وَيُذْكَرُ عَنْ أَبِي نَصْرٍ أَنَّ ابْنَ عَبَّاسٍ حَرَّمَهُ وَأَبُو نَصْرٍ هَذَا لَمْ يُعْرَفْ بِسَمَاعِهِ مِنْ ابْنِ عَبَّاسٍ وَيُرْوَى عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ وَجَابِرِ بْنِ زَيْدٍ وَالْحَسَنِ وَبَعْضِ أَهْلِ الْعِرَاقِ تَحْرُمُ عَلَيْهِ وَقَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ لَا تَحْرُمُ حَتَّى يُلْزِقَ بِالْأَرْضِ يَعْنِي يُجَامِعَ وَجَوَّزَهُ ابْنُ الْمُسَيَّبِ وَعُرْوَةُ وَالزُّهْرِيُّ وَقَالَ الزُّهْرِيُّ قَالَ عَلِيٌّ لَا تَحْرُمُ وَهَذَا مُرْسَلٌ
İkrime de İbn Abbas’tan: Karısının kızkardeşi ile zina ettiği za¬man, o erkeğe kendi karısı haram olmaz, dediğini nakletmiştir. Yahya b. Kays el-Kindî’den, eş-Şa’bî ile Ebu Cafer’in, sabî ile oynayan kimse hakkında: Eğer o kişi zekerini çocuğa girdirdi ise (onunla livâta yaptı ise) artık o çocuğun anasıyla evlenemez, de¬dikleri rivayet olunuyor.
(Buhârî dedi ki:) Yahya el-Kindî, adaletle tanınmış değildir ve burada rivayet ettiği şey üzerinde mutâbaat olunmamıştır.
İkrime, İbn Abbas’tan: Karısının anasıyla zina ettiği zaman, karısı bu erkeğe haram olmaz, dediğini nakletmiştir (Çünkü haram, helalı haram etmez). Ebu Nasr el-Esedî’den, İbn Abbas’ın bunu haram kılmış olduğu da zikrolunuyor. (Buhârî dedi ki:) Bu Ebu Nasr’ın, İbn Abbas’tan bizzat hadis dinlediği bilinmiyor.
İmrân b. Husayn’dan, Câbir b. Zeyd’den, el-Hasan el-Basrî’den ve Iraklıların bazısından, kadının ana¬sıyla zina ettiği zaman o kadın kendisine haram olur, dedikleri riva¬yet olunuyor. Ebu Hüreyre ise: Kadınla cima yapmadıkça kızı, o erkeğe haram olmaz, demiştir. Saîd İbnu’l-Müseyyeb, Urve İbnu’z-Zubeyr ve ez-Zuhrî, anasıyla zina etse de adamın kadınla ikamet etmesine cevaz vermişlerdir. ez-Zuhrî: Ali b. Ebî Tâlib’in, karısının anasıyla zina etmiş olan bir adam hak¬kında: Karısıyla ikameti haram olmaz, dediğini nakletmiştir. Bu hadis mürseldir. (Buhârî, Nikâh, 25, hadis: 5105)
بَاب الشِّغَارِ
Şığâr
4 – حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى عَنْ الشِّغَارِ وَالشِّغَارُ أَنْ يُزَوِّجَ الرَّجُلُ ابْنَتَهُ عَلَى أَنْ يُزَوِّجَهُ الْآخَرُ ابْنَتَهُ لَيْسَ بَيْنَهُمَا صَدَاقٌ
İbn Ömer’in (r.a.) rivayet ettiğine göre: Resûlullah (s.a.) şığar (suretiyle nikâh)dan nehyetmiştir. Şığâr, bir kimsenin kızını diğerine, o da kızını kendisine vermek üzere arala¬rında mehir de olmaksızın evlendirmesidir. (Buhârî, Nikâh, 29, hadis: 5112)
Ravi Tanıtımı
1. Abdullah b. Yusuf (ö. 217, 218)
Abdullah b. Yusuf et-Tinnîsî ed-Dimeşkî, Ebu Muhammed el-Kelâ’î.
2. Mâlik (ö. 179)
Mâlik b. Enes. Mâlik b. Enes, Ebu Abdullah el-Medenî.
3. Nâfi` (ö. 117)
Nâfi` b. Sercis, Ebu Abdullah el-Medenî. İbn Ömer’in azatlısıdır.
4. İbn Ömer (ö. 72, 73, 74)
Abdullah b. Ömer b. el-Hattâb el-Kureşî el-Adevî.
بَاب نَهْيِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ نِكَاحِ الْمُتْعَةِ آخِرًا
Resûlullah’ın (s.a.) Mut’a Nikâhı En Son Nehyetmesi
5 – حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ أَنَّهُ سَمِعَ الزُّهْرِيَّ يَقُولُ أَخْبَرَنِي الْحَسَنُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِيٍّ وَأَخُوهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِمَا أَنَّ عَلِيًّا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ لِابْنِ عَبَّاسٍ إِنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى عَنْ الْمُتْعَةِ وَعَنْ لُحُومِ الْحُمُرِ الْأَهْلِيَّةِ زَمَنَ خَيْبَرَ
Ali b. Ebî Tâlib (r.a.), İbn Abbas’a: Peygamber (s.a.), Hayber savaşı sırasında mut’a nikâhını ve evcil eşeklerin etinin yenilmesini yasak etti, demiştir. (Buhârî, Nikâh, 32, hadis: 5115)
Ravi Tanıtımı
1. Mâlik b. İsmail (ö. 217)
Mâlik b. İsmail b. Dirhem, Ebu Ğassân en-Nehdî.
2. İbn Uyeyne (ö.198)
Süfyân b. Uyeyne b. Ebi İmrân Meymûn el-Hilâlî, Ebu Muhammed el-Kûfî el-A`ver.
3. ez-Zührî (ö. 124)
Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab el-Kureşî ez-Zührî Ebubekir el-Medenî.
4. el-Hasen b. Muhammed b. Ali (ö. 100)
el-Hasan b. Muhammed b. Ali b. Ebi Tâlib el-Kureşî el-Hanefiyye, Ebu Muhammed el-Medenî.
5. Abdullah b. Muhammed (ö. 98)
Abdullah b. Muhammed b. Ali b. Ebu Tâlib el-Kureşî, Ebu Hâşim el-Medenî.
6. Babaları (ö. 73)
Muhammed b. Ali b. Ebu Tâlib el-Kureşî el-Hâşimî, Ebu’l-Kasım.
7. Ali (ö. 40)
Ali b. Ebu Tâlib b. Abdulmuttalib el-Kureşî el-Hâşimî, Ebu’l-Hasan.
بَاب عَرْضِ الْإِنْسَانِ ابْنَتَهُ أَوْ أُخْتَهُ عَلَى أَهْلِ الْخَيْرِ
İnsanın Kendi Kızını veya Kızkardeşini Hayırlı Kişiye Evlenmesi İçin Teklif Etmesi
6 – حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ صَالِحِ بْنِ كَيْسَانَ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِي سَالِمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّهُ سَمِعَ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا يُحَدِّثُ أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ حِينَ تَأَيَّمَتْ حَفْصَةُ بِنْتُ عُمَرَ مِنْ خُنَيْسِ بْنِ حُذَافَةَ السَّهْمِيِّ وَكَانَ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَتُوُفِّيَ بِالْمَدِينَةِ فَقَالَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ أَتَيْتُ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ فَعَرَضْتُ عَلَيْهِ حَفْصَةَ فَقَالَ سَأَنْظُرُ فِي أَمْرِي فَلَبِثْتُ لَيَالِيَ ثُمَّ لَقِيَنِي فَقَالَ قَدْ بَدَا لِي أَنْ لَا أَتَزَوَّجَ يَوْمِي هَذَا قَالَ عُمَرُ فَلَقِيتُ أَبَا بَكْرٍ الصِّدِّيقَ فَقُلْتُ إِنْ شِئْتَ زَوَّجْتُكَ حَفْصَةَ بِنْتَ عُمَرَ فَصَمَتَ أَبُو بَكْرٍ فَلَمْ يَرْجِعْ إِلَيَّ شَيْئًا وَكُنْتُ أَوْجَدَ عَلَيْهِ مِنِّي عَلَى عُثْمَانَ فَلَبِثْتُ لَيَالِيَ ثُمَّ خَطَبَهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَنْكَحْتُهَا إِيَّاهُ فَلَقِيَنِي أَبُو بَكْرٍ فَقَالَ لَعَلَّكَ وَجَدْتَ عَلَيَّ حِينَ عَرَضْتَ عَلَيَّ حَفْصَةَ فَلَمْ أَرْجِعْ إِلَيْكَ شَيْئًا قَالَ عُمَرُ قُلْتُ نَعَمْ قَالَ أَبُو بَكْرٍ فَإِنَّهُ لَمْ يَمْنَعْنِي أَنْ أَرْجِعَ إِلَيْكَ فِيمَا عَرَضْتَ عَلَيَّ إِلَّا أَنِّي كُنْتُ عَلِمْتُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَدْ ذَكَرَهَا فَلَمْ أَكُنْ لِأُفْشِيَ سِرَّ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَلَوْ تَرَكَهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَبِلْتُهَا
Abdullah b. Ömer’den şöyle anlatmıştır: Kızkardeşim Hafsa bint Ömer, kocası Huneys b. Huzâfe es-Sehmî’den -ki Resûlullah’ın sahâbîlerindendi ve Medine’de vefat etmişti- dul kaldığı zaman yaşananları Ömer İbnu’l-Hattâb şöyle anlattı: Hafsa dul kalınca ben Osman b. Affân’a gidip Hafsa’yı almasını teklif ettim. Osman: Bir düşüneyim! dedi. Birkaç gece bekledim. Sonra geldi: Düşündüm, şimdilik evlenmeyi düşünmüyorum, dedi.
Ömer dedi ki: Ben sonra Ebu Bekr es-Sıddîk’a gittim. Ona da: İstersen seni Hafsa bint Ömer ile evlendireyim! dedim. Ebu Bekr sessiz kaldı, bana olumlu veya olumsuz bir cevap ver¬medi. Ben Ebu Bekr’e bu sessizliğinden dolayı Osman’dan daha çok gücendim.
Birkaç ge¬ce daha bekledikten sonra Resûlullah Hafsa ile evlenmeye tâlib oldu. Ben de kızımı Resûlullah’a nikâhladım. Bundan sonra Ebu Bekr bir gün yanıma geldi: Herhalde, Hafsa’yı teklîf ettiğinde, sana cevap vermediğimden dolayı bana darıldın! dedi. Ömer dedi ki: Ben de: Evet, dedim. Ebe Bekr şöyle dedi: Teklifine cevap vermeme hiçbir engel yoktu. Sadece Hafsa’yı Resûlullah’ın ala¬cağını biliyordum. Ben de Resûlullah’ın sırrını açıklayacak değildim. Resûlullah Hafsa’yı almayacak olsaydı, ben teklîfini kabul edip onu alırdım. (Buhârî, Nikâh, 34, hadis: 5122)
Ravi Tanıtımı
1. Abdulaziz b. Abdullah (ö. ?)
Abdulaziz b. Abdullah b. Yahya b. Amr b. Üveys b. Sa’d b. Ebi Serh el-Âmirî el-Kureşî el-Üveysî, Ebu’l-Kasım el-Medenî.
2. İbrahim b. Sa`d (ö. 182, 183)
İbrahim b. Sa`d b. İbrahim b. Abdurrahman b. Avf ez-Zührî, Ebu İshak el-Medenî.
3. Salih b. Keysân (ö. 145)
Salih b. Keysân ed-Devsî, Ebu Muhammed el-Medenî.
4. İbn Şihâb (ö. 124)
Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihâb b. Abdullah b. Hâris b. Zühre el-Kureşî ez-Zührî, Ebubekir el-Medenî.
5. Sâlim b. Abdullah (ö. 106)
Sâlim b. Abdullah b. Ömer b. el-Hattâb el-Adevî, Ebu Ömer veya Ebu Abdullah ya da Ebu Ubeydullah el-Medenî.
6. Abdullah b. Ömer (ö. 72, 73, 74)
Abdullah b. Ömer b. el-Hattâb el-Kureşî el-Adevî, Ebu Abdurrahman.
(1952)