Ezme! Ezilme! Ezdirme! (Hz. Süleyman ve Karıncalar) | Muhammed Emin Yıldırım

Siret-i Enbiyâ derslerimizde Hz. Süleyman (as) ile yolculuğumuz devam ediyor. Bu haftaki dersimizin konusu “Karıncalar Kıssası” idi. Muhammed Emin Yıldırımı hocamız “Ezme! Ezilme! Ezdirme!” serlevhasının altında karıncaların Hz. Süleyman ile olan iletişimini, onların konuşmalarını duymasının hikmetlerini, duyduktan sonra neler yaptığını ve bütün bunların bizim dünyamıza vermek istediği mesajların neler olduğunu anlattı. Haftaya Hüdhüd ve Sebe melikesi Belkıs ile derslerimiz inşallah devam edecek…

Dersten Cümleler

Siret-i Enbiyâ derslerimizde Hz. Süleyman ile alakalı yürüyüşümüz devam ediyor.

İnsan yolcudur ve her an birilerinin izlerini takip ederek yolculuğunu devam ettirmektedir…

Hidâyet elçileri olan peygamberlerin ayak izlerini takip etmeye çalışıyoruz…

Hz. Süleyman ile karıncalar arasında geçen kıssa,  Kur’ân’ın tertipte 27. sûresi olan Neml sûresinde geçmektedir. Neml; karınca demektir.

Müslüman a’nı yaşar, a’nın vaciplerini yerine getirir ama a’na takılmaz.

Neml sûrenin içerisinde geçen Hüdhüd’den dolayı bu sûreye “Hüdhüd sûresi”, Hz. Süleyman ile alakalı en geniş anlatım bu sürede olduğu için “Süleyman sûresi” de denmiştir. (el-Âlûsî, İbn Âşûr)

Neml Sûresinin 10 Önemli Özellikleri

1. Hurûf-u mukattaa ile başlayan sûrelerdendir.

طٰسٓ۠ تِلْكَ اٰيَاتُ الْقُرْاٰنِ وَكِتَابٍ مُب۪ينٍۙ

 “Tâ. Sîn. Bunlar Kur’an’ın, apaçık bir Kitab’ın âyetleridir.” (Neml 27/1)

2. Kur’ân’ın değer ve kıymetini çok özel ifadelerle anlatan sûrelerdendir.
3. İçinde besmelenin âyet olarak geçtiği tek sûredir.

اِنَّهُ مِنْ سُلَيْمٰنَ وَاِنَّهُ بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ

“Mektup Süleyman’dandır; “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla başlamaktadır.” (Neml 27/30)

4. Beş peygamber kıssasını art arda aktaran sûrelerden biridir.

Hz. Mûsâ, (7-14); Hz. Dâvûd ve Hz. Süleyman (15-44), Hz. Salih (45-53), Hz. Lût (54-58)

5. Hz. Süleyman ile alakalı çok özel bilgiler aktaran bir sûredir.
6. İçinde secde âyeti olan sûrelerden biridir.

Özellikle Hüdhüd kıssasının içerisinde sürenin 25. âyeti, secde ayetidir.

7. Tevhid akidesini eşsiz bir şekilde anlatan sûrelerden biridir.
8. İnkâr ile imanı karşılaştırarak çok önemli mesajlar veren bir sûredir.
9. Ölüm, hayat, canlılık, cansızlık ve daha nice kavramlara gerçek anlamlarının ne olduğunu öğreten bir sûredir.
10. Tarihin ibret nazarı ile okunması gerektiğini gösteren ve öğreten bir sûredir.

قُلْ س۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُجْرِم۪ينَ

“De ki: “Yeryüzünde dolaşın da suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.” (Neml 27/69)

Hz. Süleyman ile alakalı ayetler Neml sûresindeki kısım 15. âyetten başlıyor; 44. âyette bitiyor. Tam 30 âyet… Hz. Süleyman’ın en geniş anlatıldığı yer de burasıdır.

Bu 30 âyet içerisinde aslında dört kıssa vardır:

1- Karıncalar kıssası
2- Hüdhüd kıssası
3- Arş/taht kıssası
4- Sebe Melikesi kıssası

Neml sûresi’nin 15-44 arasındaki 30 âyeti beraber değerlendirdiğimizde bu kıssanın tamamı için “İktidar ve Yönetim Ahlâkı”nı bize öğreten bir kıssa olduğunu görürüz.

Neml Suresi 15-44 âyetleri “İktidar ve Yönetim Ahlâkı”

Karıncalar kıssası – Merhamet ve Âdalet
Hüdhüd kıssası – Ehliyet ve Liyakat
Arş/taht kıssası – İlim ve Şükür
Sebe Melikesi kıssası – Meşveret ve Hakikat

Dersimizin serlevhası:  “Ezme! Ezilme! Ezdirme!”

Bu serlevhanın üç temel mesajı:

1. Eğer sen Rabbanî ve Nebevî usûllere uygun hareket ediyorsan asla bir karıncayı bile ezmemelisin.
2. Eğer sen Rabbanî ve Nebevî usûllere uygun hareket ediyorsan asla hiç kimselere ezilmemelisin.
3. Eğer sen Rabbanî ve Nebevî usûllere uygun hareket ediyorsan asla sana inanan ve güvenenleri ezdirmemelisin.

Cihanın hükümdarı, “insin, cinin, tayrın” yani tüm varlığın hükümranı olan Hz. Süleyman’a Allah neden karıncaların konuşmasını işittirdi?

Gözle görülebilen en küçük varlık olan karıncanın üzerinden çok büyük bir ders veriyor…

Hz. Âişe’den (r.anha) rivayetle; Resûlullah (sas) şöyle buyurmuştur: “Şirk ümmetimde, karanlık bir gecede karıncanın kaya üzerindeki yürüyüşünden daha sessiz bir şekilde gezinir. Bunun en ufağı, zulümden olan bir şeyi sevmen veya adâletten olan bir şeyden hoşlanmamandır. Oysa din, Allah için sevip Allah için nefret etmek değil midir? Allah da âyeti kerime de: “(Resûlüm!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân,3/31) buyurmuyor mu?” (Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, 9/259; Hâkim, Müstedrek, 2/319)

“Ebû Mûsâ el-Eş’arî (ra) bir gün bize hutbe verirken şöyle dedi: “Ey insanlar! Bu şirkten sakının! Çünkü o, karınca sesinden daha gizlidir.” Bunun üzerine Abdullah b. Hazn ve Kays b. el-Mudarrib ayağa kalkarak şöyle dediler: “Vallahi ya söylediklerinden vazgeçeceksin ya da senden izinli veya izinsiz olarak Ömer’e gideceğiz.” Ebû Mûsâ el-Eş’arî: “Hayır, söylediklerimden vazgeçmem. Zira bir gün Resûlullah (sas) bize hitap ederek şöyle buyurmuştu: “Ey insanlar! Bu şirkten sakının! Çünkü o, karınca sesinden daha gizlidir.” Bunun üzerine biri: “Allah dilediğine söylettirir. Ya Resûlullah, bu şirk, karınca sesinden daha gizliyse nasıl ondan korunacağız?” diye sordu. Peygamberimiz (sas): “Şu duayı okumamızı bize tavsiye etti: “Allah’ım! Bilerek Sana ortak koşmaktan yine Sana sığınırız ve bilmeden işlediğimiz günahlar için de Senden bağışlanma dileriz.” buyurdu.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 32/382-384)

وَلَقَدْ اٰتَيْنَا دَاوُ۫دَ وَسُلَيْمٰنَ عِلْمًاۚ وَقَالَا الْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي فَضَّلَنَا عَلٰى كَث۪يرٍ مِنْ عِبَادِهِ الْمُؤْمِن۪ينَ

“Şüphesiz biz Dâvûd’a ve Süleyman’a da bir ilim verdik. ‘Bizi mümin kullarının birçoğundan üstün kılan Allah’a hamdolsun!’ dediler.” (Neml 27/15)

وَوَرِثَ سُلَيْمٰنُ دَاوُ۫دَ وَقَالَ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ عُلِّمْنَا مَنْطِقَ الطَّيْرِ وَاُو۫ت۪ينَا مِنْ كُلِّ شَيْءٍۜ اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْفَضْلُ الْمُب۪ينُ

“Süleyman Dâvûd’a vâris oldu ve dedi ki: ‘Ey insanlar! Bize kuşların mantığı/dili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.” (Neml 27/16)

وَحُشِرَ لِسُلَيْمٰنَ جُنُودُهُ مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ وَالطَّيْرِ فَهُمْ يُوزَعُونَ

“Süleyman’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen orduları onun önünde toplandı. Hep birlikte düzenli olarak sevk ediliyorlardı.” (Neml 27/16)

Bu âyette şu hususlara dikkat edelim:

1- Üç canlı türünden askerleri varlığı
2- Üç canlı türünün tamamı değil onlardan bir kısmı
3- Hz. Süleyman bu üç canlı türünden oluşan ordularını istediği gibi toplayıp yönlendirmesi
4- Hz. Süleyman bunlarla çok düzenli bir ordu oluşturması
5- Hz. Süleyman bunları sürekli istediği gibi sevk ve idare etmesi

حَتّٰٓى اِذَٓا اَتَوْا عَلٰى وَادِ النَّمْلِۙ قَالَتْ نَمْلَةٌ يَٓا اَيُّهَا النَّمْلُ ادْخُلُوا مَسَاكِنَكُمْۚ لَا يَحْطِمَنَّكُمْ سُلَيْمٰنُ وَجُنُودُهُۙ وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ

“Sonunda, karıncaların bulunduğu vadiye geldiklerinde bir dişi (kraliçe) karınca: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler.” dedi.” (Neml 27/18)

Hz. Süleyman’ın ordusu nereye varmış? Vâdi-nnemli / Karınca vadisi’ne…

Burası neresi? Müfessirlerimizden bazılarına göre;

– Şam topraklarında bir vadide
– Taif’de bir yerde
– Yemen de bir yerde

“Ve hum lâ yeş’urûn / farkına varmadan sizi ezmesinler.” Çünkü farkına varsalar asla ezmezler… Cihad ordusu; yıkan, yakan, zarar veren, gasp eden, talan eden bir ordu değildir. Cihad ordusu, dirilten, ayağa kaldıran, imar eden, inşa eden bir ordudur.

Karınca kolonilerinde tek bir dişi “kraliçe” bulunur ve genellikle tüm üremenin sorumlusu odur. Kraliçe, bölgedeki en büyük ve en uzun ömürlü karıncadır. Yılda birkaç kez uçuş yaparak başka kolonilerle çiftleşir ve sonra yuvasına geri dönerek yumurtlamaya başlar.

Karıncaların iletişiminde en önemli rolü feromonlar oynar. Bu kimyasal maddeler, diğer karıncalara çeşitli bilgileri iletebilir: yiyecek kaynağı, tehlike durumu veya üreme zamanları gibi… Ayrıca, karıncalar antenlerini kullanarak birbirleriyle dokunarak iletişim kurar. Bazı türlerde ses çıkarma yeteneği de bulunmaktadır, ancak bu daha nadirdir.

Pierre Huber (1764–1847) Kraliçe karıncanın özel bir rolü ve biyolojik işlevi olduğunu ilk fark eden bilim insanlarından biri Fransız doğa bilimci Pierre Huber’dir.

Konuyla ilgili Ebu Hanife (rh) hakkında şöyle bir rivayet aktarılır: “Katâde’den rivayet edilir ki, Kûfe’ye girdi ve halk onun etrafında toplandı. Onlara, ‘Ne isterseniz sorun,’ dedi. O sırada genç bir delikanlı olan İmam Ebu Hanife de oradaydı. Ebu Hanife, ‘Hz. Süleyman’ın karıncası erkek mi yoksa dişi miydi? Bunu ona sorun,’ dedi. İnsanlar bu soruyu sordu ve Katâde buna cevap veremedi. Bunun üzerine Ebu Hanife şöyle dedi: ‘Dişiydi.’ Ona, ‘Bunu nereden biliyorsun?’ diye sordular. Ebu Hanife şu şekilde cevap verdi: ‘Allah Teâlâ’nın kitabından. Çünkü Allah, “karınca dedi ki” ifadesinde قالت نملة  demiştir. Eğer erkek olsaydı, قال نملة  denirdi.’ Zira Arapça’da “karınca” (النملة), “güvercin” (الحمامة) ve “koyun” (الشاة) gibi hem erkek hem dişi için kullanılan bir kelimedir ve erkek ile dişi arasında, “erkek güvercin” veya “dişi güvercin” denilerek ayırt edilir.” (Razî, Mefathiü’l-Ğayb, 24/548).

فَتَبَسَّمَ ضَاحِكًا مِنْ قَوْلِهَا وَقَالَ رَبِّ اَوْزِعْن۪ٓي اَنْ اَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلٰى وَالِدَيَّ وَاَنْ اَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضٰيهُ وَاَدْخِلْن۪ي بِرَحْمَتِكَ ف۪ي عِبَادِكَ الصَّالِح۪ينَ

“Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ile gülerek dedi ki: “Ey Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!” (Neml 27/19)

Hz. Süleyman, kraliçe karıncanın konuşmalarını duyunca ne yaptı? “Fe tebesseme dâhiken min kavlihâ/“Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ile güldü…”

Hz. Süleyman niçin gülmüştür? Bazı hikmetleri:

1. Karıncaların kendilerini tanımasına sevindi ve güldü.
2. Karıncaların kendilerini doğru tanımasına sevindi ve güldü.
3. Karıncaların ezilmemek için gayrete girişmelerine güldü.
4. Karıncaların konuşmalarının anlaşılmasını Allah’ın (cc) kendisine bahşettiği için güldü.
5. Karıncaların bir dişi karınca tarafından yönetildiğini görünce güldü.
6. Karıncaların konuşmalarını Allah’ın kendisine niçin duyurduğunu anladığı için güldü.

Müfessirlerimize Göre Karınca Kıssası’nın Temel Mesajları

1. İmâm Taberî (ö. 310/923)

– Hz. Süleyman’a verilen nimetlerin büyüklüğü ve bu nimetlere karşı şükretmesi

2. Sa‘lebî (ö. 427/1035)

– Hz. Süleyman’ın adâleti
– Karıncaların Allah’ı tesbih etmeleri

3. Beğavî (ö. 516/1122)

– Hz. Süleyman’ın adâleti ve âdil bir hükümdar ve peygamber olduğu

4. İmâm Zemahşerî (ö. 538/1144)

– Hz. Süleyman ve ordusun merhameti
– Hz. Süleyman’a verilen nimet ve şükrü

5. Fahreddin Râzî (ö. 606/1210)

– Peygamberlerin masum oluşu
– Hz. Süleyman ve ordusunun merhameti

6. İmâm Kurtubî (ö. 671/1273)

– Hz. Süleyman’ın dindarlığına, adâletine ve merhametine işaret etmesi
– Karınca gibi varlıkların kavrayış sahibi ve akıllı varlıklar olduğuna işaret etmesi

7. İbn Kesîr (ö. 774/1373)

– Hz. Süleyman’a verilen nimetin büyüklüğü
– Verilen nimetlere karşı şükrü

8.  İmâm Âlûsî (ö. 1270/1854)

– Karıncaların ve diğer yaratıkların konuşan ve akıllı varlıklar olması

9. Elmalılı Hamdi Yazır (1878-1942)

– Karıncaların iletişimine işaret etmesi
– Devlet adamlarına dersler içermesi

10. İbn Âşûr (1879-1973)

– Hz. Süleyman’ın bütün mahlûklara şamil olan merhameti ve adâleti

İbn Aşur Hz. Süleyman’ın adaleti ve merhameti bütün mahlûklara yönelik olduğunu aktardıktan sonra şunları söylemektedir: “Bu, onun merhameti ve adâletiyle ilgilidir ki bu adâlet her yaratığa karşı, ondan hiçbir bozulma olmadan, Allah tarafından bir karıncaya bile öğretilmiştir. Bu, adâletin yüceliğini gösterir ve onun değerini küçümsememeyi öğretir. Ayrıca (bu kıssa) yönetici âdil olduğunda, adâleti tüm diğer işlere sirayet edeceğini ve bu adâletin etkileri o kadar belirgin olacağını ki, sanki hiçbir algısı olmayan kişiler için dahi açık bir şekilde anlaşılır hale geleceğini öğretir. Böylece tüm toplumun işleri adâletle düzenlenir. Allah, insanlara örnekler verir; bu örneği de peygamberi Süleyman’a, karınca üzerinden vahiy yoluyla vermiştir.” (İbn Âşûr, et-Tahrir ve’t-Tenvir, 19/243)

Bu kıssanın üç muhatap çevresi var:  

Yöneten
Yönetilen
Yönelilen

En temelde bu üç muhataba ne diyor bu kıssa?

1- Süleyman olsan, coğrafyalar aşsan, Allah’ın kelimesini yüceltmek için ordular hareket ettirsen, asla ve de asla karıncaları bile ezemezsin.

2- Süleyman gibi âdil bir yöneticin olsa bir yönetilen olarak asla ipleri seni yönetene bırakmamalı, gerekli tedbirleri almalı ve ezilmemelisin.  

3- Sebe Melikesi Belkıs gibi güç ve iktidar sahibi olsan eğer sana yönelme üzere olan tevhid ve adâlet orduları varsa kendini zelil bir duruma düşürüp ezdirmemelisin.

Kanûnî şiirlerinde kullandığı mahlâs Muhibbî’ dir; Sultan sorusunu bir şiir ile sorar:

Dırahtı ger sarmış olsa karınca
Zarar var mı karıncayı kırınca

Dıraht: Ağaç
Ger: Eğer

*

Ağacı eğer sarmış olsa karınca
Zarar var mı karıncayı kırınca

*

Cevap benzer şekilde gelir Zenbilli’den gelir:

Yarın Hakkın divanına varınca
Süleyman’dan hakkın alır karınca

Yarın hak divanında sorulacak her şeyin hesabı? Evet hesabı tek tek sorulacak…

(257)