Fıkhî Açıdan Kurban
ZİLHİCCE GECELERİNİN 5. PROGRAMI GERÇEKLEŞTİ
Zilhicce Geceleri programlarının beşincisi, Nureddin Yıldız Hocamızla yapıldı. Yönetim Kurulu üyemiz Ömer Yıldırım kardeşimizin sunduğu programda, Hocamızla Fıkhî açıdan Kurban konulu söyleşiye geçmeden önce unutulmuş bir sünneti ihya etmek üzere başlatılan Zilhicce geceleri hakkında hocamızın düşünceleri alındı.
Kur’an’ı Kerim’in övdüğü bu günler Altun günlerdir. Bu altun günlerin sadece Oruçla geçirmek dar bir bakıştır. Resullulah (sas) bugünleri değerlendirmekten söz ediyor. Oruç bu değerlendirmelerin çeşitlerinden biridir, sadaka, infak, cihad, gece namazı gibi birçok şekilde değerlendirilmelidir.
Bu gecelerin değer ve kıymetini Resulullah (sas) şöyle anlatıyor: “Bir adam şehid olup dünyalık bir şey kazanmadan giden kişiyle, bu on geceleri değerlendiren kişi bunun kadar sevap kazanılır” müjdesi bu günlerin değer ve kıymetini ortaya koymaktadır.
Bu on muhteşem günlerde bizler için en gerekli nafile ibadet hangisi ise bizlerde o nafilelerle geçirmeliyiz. Dolayısıyla bu gecelerdeki bizim için en acil muhteşem nafilemizi seçip onu uygulamalıyız.
Nureddin Yıldız hocamıza şu sorular yöneltildi:
1. Muhterem hocam; Allah’a yakınlaşmak anlamına gelen “kurban” ibadeti; kurban olarak kesilmesi uygun olan hayvanın, ibadet niyetiyle usulüne uygun şekilde kesilmesidir. Kurban kesen, Allah’a yaklaşmış ve O’nun hoşnutluğunu kazanmış olur. Kurban, aynı zamanda bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneğidir. Kısaca bu şekilde tanımlayacağımız Kurban ibadetinin mana ve hikmeti hakkında bizlere neler söylersiniz?
Kurban ibadeti ilk ibadettir. İnsanlık tarihiyle eşit bir geçmişe sahip bir ibadettir. İmandan ve tevhidden sonra ilk ibadettir kurban ibadeti. İnsan karekterinin ilk karşılaştığı sorumluluğu kurban ibadetidir. Ağabeylerimiz Habil ile kabilin ilk imtihanları kurban ile olmuştur. Biri ucuz kurban etmekle bu imtihanı kaybetmiş diğeri ise en kıymetli kurbanı yaptığı için kazanmıştır. Bugünkü manada kurbanın manası yerine oturmamaktadır. Kurban ibadeti cebinden çıkarıp parasını verip kurbanı kestikten sonra bu işten sıyrılmak demek Habil ile Kabilin tabi tutulduğu sınav bu değildi.
Kurban ibadetinin ruhunu anlayıp dirilttiğimiz zaman kestiğimiz kurbanlar bize fayda sağlayacaktır.
2. Hocam, bir hadisinde Efendimiz (sas) şöyle buyurmaktadır: “Hiç bir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz. Zira, kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, tırnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır. Öyle ise, onu gönül hoşluğuyla yapın.” (Tirmizî, Edâhî 1, no: 1493; İbn Mâce, Edâhî, 3, no: 3126
Efendimiz (sas) böyle buyurmasına rağmen, neden bu çağın Müslümanları olarak bizler, her geçen gün bu ibadeti hayatımızdan çıkarıyoruz? Vakıflara, derneklere havale ederek, işin içinden tabi caiz ise sıyrılıyoruz?
Resullullah (sas) Bu hadisindede anlaşılacağı gibi kurbanın kanı üzerimize değecek bizi yoracak ve onunla hemhal olacağız ki Cenab-ı Hakkın hoşnutluğunu kazanabilelim. Bizler şunu çok iyi ayırt etmemiz gerekiyor. Bu kurban bizler için yıllık et vergimiz midir? Yoksa bu Rabbimizin verdiği bir canı yine onun yolunda feda etmek midir?
3. Hocam, Hac Süresi’nin 37. ayetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor:
لَن يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَكِن يَنَالُهُ التَّقْوَى مِنكُمْ كَذَلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنِينَ
“Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat O’na sadece sizin takvânız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele!”
Bu ayet-i kerimiye nasıl anlamalıyız? Rabbimiz bizlerin nazarlarına nasıl bir mesajı vermek istemektedir?
Ayette kast edilen takva nedir. Rabbim bu sahneyi görüp beni cehenneme atmasın diye bir karşılık olsun. O esnada yapılan dualara baktığımızda da aynen bu hakikati görürüz. O dualarda Rabbim akıtılan bu kanı benim için cehennemde günahlarıma karşılık say diye dua ediyoruz. Gözyaşlarıyla kurbanımızı kesmek eti helalleştirme sahnesi değil İbrahim (as) ruhunu anlamaktır. Kurban kesildikten sonra iki rekat şükür namazı kılmak, ogün kurban etinden pişirilip yenilene kadar bir şey yiyip içmemek bu bir heyecandır. Bu heyecanı yitirdiğimiz an kurban ibadet olmaktan çıkar.
Bu hayvanın senin önüne yatırlıdığı zaman neyi ne için kurban ettiğini senin anlayıp idrak etmen gerekiyor. Kafir bunu anlayamaz ama mümin bunu çok iyi anlamış olması gerekmektedir.
4. Hocam, bir de Kur’an Habil ile Kabil arasında geçen mücadele üzerinden bize bir Kurban mesajı vermektedir? Maide Süresi’nde anlatılan bu kıssa üzerinden bizler nasıl mesajlar almalıyız?
Kurban fıkhı ile ilgili çok ayrıntı belki bulamayız. Allah o kıssada Habil ile Kabilin teslimiyet boyutunu ölçtü. Kabil bu mevzuda sınıfta kaldı. Onlardan istenen kurban onların hayati olarak gördükleri şeylerdendi. Bizim gibi birikmiş bir şeyden kurban vermekle aynı değildi. Bizim bu kıssadan alacağımız ders şu değil: alın beş on hayvan gidin Ağrı Dağının zirvesine bırakın konusu değil. Ama beş çocuk sana verdim bunların hangisini Rabbine adadın? En zeki olanını dünyevi makamlara biraz alt seviyede olanını Allah yoluna mı adadın. İşte bu Habil ile Kabilin karşılaştığı imtihanın bir benzeridir.
Bizlerde de Habillik damarıda var, kabillik damarıda var. Sonuçta onlar bizim ağabeylerimiz.
5. Her ibadetin olduğu gibi Kurban ibadetinin de kendine has fıkhi hükümleri vardır. Bu hükümlere ait bazı sorulara sormak istiyorum.
• Mezhep imamlarımıza göre Kurban kesmenin hükmü nedir?
Kurban ibaderi Allah (cc) zengine yüklediği bir ibadettir. Sıradan herkesin yapacağı bir ibadet değil. Nisap miktarı mala sahip kişlerin kurban kesmesi gerekmektedir. Yani zengin Müslümanların yapacağı bir ibadettir. Peki zengine ne derecede bir ibadettir dediğimizde Ebû Hanife’ye göre vacip olan bir ibadettir. Bunu dışındaki mezhep imamlarımıza göre ise sünnettir. Sünnet derken yaparsan yap yapmazsan bir şey yok demek değil. Sünnet müslümanın logosu demektir. Yani senin alametin demektir.
• Kurbanın vacip olma şartları nelerdir?
Bütün ibadetlerde şu şartlar aranır: Müslüman olmak, akıllı olmak ve baliğ olmak. Kurban ibadetinde birde zengin olmak şartı aranmaktadır. Zengin olmaktaki kasıt ise Nisap miktarı mala sahip olmaktır. Nisap miktarı 81 gr. Altındır. Ailesinin temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, borçlarını çıktıktan sonra nisap miktarı malı olan herkese kurban kesmek vaciptir.
• Hangi hayvanlar kurban edilebilir? Hangi kusurlar olunca, kurban sahih olmaz?
Kurban ibadeti koyun ve keçi cinsinden veya inek ve bu cinsten veya deve cinsinden kurban edilir. Bir hayvanın kurban olması için etinin yenmesi şartı yoktur. Yani tavuk eti yenen bir hayvandır ama kurban edilmez. Kurban edilen hayvanlarda ineklerin 24 ayını doldurmuş olması koyunların seneyi develer ise beş yaşını doldurmuş olması gerekmektedir.
• Kurban Etini Dağıtmak, Kurbanın Derisi ve Diğer Aksamı ile alakalı hükümler konusunda neler söylersiniz?
Kurbanı kesen kişi kurbanın hiçbir yerinden ticari bir şey yapamaz. Kasaplık yapana dahi kurbanın herhangi bir yerini o işi yapmasına mukabil vermesi caiz değildir. Bir kişi isterse tüm kurbanını kendi dolabına koyarak istediği zaman tüketebilir. Bu günah değil, haram da değil. Hayvanı kesen kişi her yerinden dilediği gibi istifade eder. Ama evla olan kurbanı sadakaya dönüştürmektir.
6. Hocam sıkça karşılaştığımız sorular oluyor. Mesela borçlu kişinin Kurban kesmesi, seferilikte Kurban kesmek, eşlerin ayrı ayrı kurban kesmeleri ve taksitle kurban alınabilir mi? gibi sorular çokça sorulmaktadır. Bunlar hakkında bizlere neler söylersiniz?
Borcunu karşılığı hazır olmayan bir kişi borçlu sayılır. Bu kişilerin kutrban kesmesine gerek yoktur. Ama yatırıma dönüştürülmüş malları varsa bu kişinin kesmesi gerekir. Kurban bayramı sabah namazından 3. Gün akşam namazına kadar olan sürede 90 km uzaklıkta bir yerde olana kurban kesmez. Ama 3 gün akşamdan önce dönmüşse o kişininde kurban kesmesi gerekir. Taksitle kurban kesmekte bir beis yok ama faizli bankaların kartlarıyla almak şüphelidir.
7. Hocam, bir de şöyle bir durum var: Diyelim ki, Kurban ortaklarından birinin niyeti kurbanı ibadet niyetiyle değil de et yemek için, yada araba almış şükür için, çocuğu olmuş akika olsun diye veya başka durumlarda olursa diğer ortakların kurbanı kabul olmuş olur mu?
Farklı niyetlerle ortak olmuş kişinin diğer hissedarlara bir sıkıntısı olmaz. Ama kurbanlık açısından sorun olur. Hissedarların tamamının Allah rızası için kurban kesme niyetinde olması önemlidir. Hissedarlardan akika için veya farklı bir şey için kurban kesebilir.
8. Muhterem hocam şuan İslam Aleminde ihtiyaç sahibi bir çok Müslüman bulunmakta. Bu İslam beldelerinde yaşan din kardeşlerimiz hem maddi hem de manevi ihtiyaçlar içerisindeler. Bu bağlamda yurtdışında diğer İslam beldelerinde çeşitli yardım kuruluşlarıyla kurban bağışı yapılıyor. Bu bağışların fikhi anlamda durumlarını nedir? Böylesi bir bağış yapmış kişi tekrar Kurban kesmesi gerekmektemidir? Birde burada hisse bedeli, 800-1000 arası iken Afrika’da, 400-500 arasında kesilebiliyor? Şahıs kurbanını böyle bir yere gönderirse, üzerinden vacipiyet kalkar mı?
İbadetler bir kişi üstüne bir kez farz veya vacip olur. Yani vekaleten kurbanımızı başka bir beldede kestirdiğimizde bizim tekrardan burada kurban kesmemize gerek yok. Bunu yaparken kurban ibadeti maalesef bizlerin gündeminden çıkıyor. Çocuklarımıza bu bilinci vermeliyiz. Onları da kurban kesimine götürüp bu ibadeti öğretmeliyiz. Bu sebeble kurban topraklarımızdan kalkmasın. Yurtdışında vakıflarımız tarafından kesilen kurbanların sadece günü birlik çözümler üretmektedir. Vakıflarımızın daha kalıcı projeler üretmesi lazım ki o fakir ülkelerdeki kardeşlerimizin uzun süreli ihtiyaçları karşılanabilsin.
9. Son olarak bizlere neler tavsiye edersiniz
Hocamız son olarak bu tür farkındalık oluşturacak programların daha sık yapılması ve istifade edilmesi noktasında tavsiyeleriyle söyleşi sona erdi…
(1575)