Firavun’un Sihirleri (Firavun’un Tebliğe Karşı Tepkileri) | Muhammed Emin Yıldırım

Siret-i Enbiyâ derslerimizde Hz. Mûsâ’nın Firavun ile mücadelesini anlamaya devam ediyoruz. Bu hafta Muhammed Emin Yıldırım hocamız, “Firavun’un Sihirleri” üst başlığında, onun ilk tebliğe karşı nasıl tepki verdiğini ayetler ışığında anlattı. Hocamız, “Firavun’un nasıl bir sihirbaz olduğunu, hakikati karartmak için nasıl gündem saptırdığını, Hz. Mûsâ’nın ve Hz. Hârûn’un nasıl oyuna gelmediklerini ve ilk karşılaşmada nasıl zulüm sarayının çatırdadığını” çok önemli mesaj ve vurgularla anlattı.

Dersten Cümleler

Recep Ayı’nın bu güzel atmosferinin altında Hz. Mûsâ’yı anlama yolculuğumuz devam ediyor.

En büyük ve en tehlikeli sihirbaz, Firavun’un bizzat kendisi idi…

Ne demek sihir? İbn Fâris’in aktardığı şekliyle sihir, Arap dilinde üç farklı kök manaya dayanmaktadır: Akciğer, hile ve tuzak, sabahın öncesindeki seher vakti. (İbn Faris, Mucemu Mekâyisi’l-Lüga, 4, 291)

Sözlüklerimiz bu anlamdan yola çıkarak sihre şöyle bir mana verirler: “Bir şeyi olduğundan farklı göstermek, aldatmak, oyalamak; birinin ilgisini çekmek, gönlünü çelmek, meşgul etmek, dikkatini bir şeye çekerken arkasından başka bir iş çevirmek, göz boyamak, el çabukluğu ile bir şeyleri değişik göstermek, olağanüstü şeyler yaptığına inandırmak.”

Elçilerin ilk karşılaşmalarında Firavun tam 10 farklı sihir kullandı. Bunlar nelerdi?

Vefasızlıkla itham etmesi (Şuarâ 26/18)
Nankörlükle itham etmesi (Şuarâ 26/19)
Adam öldürmekle itham etmesi (Şuarâ 26/19
Hakikati çarpıtması (Tâhâ 20/51)
Şahit olanları hakikate karşı kışkırtması (Şuarâ 26/25)
Delilik/Mecnunluk ile itham etmesi (Şuarâ 26/27)
Zindana atmakla tehdit etmesi (Şuarâ 26/29)
Sihirbaz olduğunu iddia etmesi (Şuarâ 26/34)
Düzeni bozmak ile itham etmesi (A’raf 7/110)      
En bilgili sihirbazlarını devreye sokması (Tâhâ 20/58)

Elçilerin Firavun ile ilk buluşma sahnesinin anlatıldığı ayetler:

Tâhâ 20/47- 58                      12 ayet
Şuarâ 26/15-37                      22 ayet
A’raf 7/103-112                     10 ayet
Yûnus 10/75-78                       4 ayet
Mü’minûn 23/45-49               5 ayet
Neml 27/12-14                         3 ayet
Kasas 28/35-37                        3 ayet
Mü’min 40/23-25                    3 ayet
Furkân 25/35, 36                    2 ayet
Nâziât 79/17-26                     10 ayet
                        Toplam          74 ayet

فَأْتِيَاهُ فَقُولَٓا اِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَاَرْسِلْ مَعَنَا بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ وَلَا تُعَذِّبْهُمْۜ قَدْ جِئْنَاكَ بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّكَۜ وَالسَّلَامُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدٰى

“Ona gidin ve şöyle deyin: ‘Şüphesiz biz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını (serbest bırak ve) bizimle gönder. Onlara azap/işkence etme. Sana Rabbinin katından bir mucize getirdik.’ Selâm, doğru yola uyanlara olsun. ” (Tâhâ 20/47)

اِنَّا قَدْ اُوحِيَ اِلَيْنَٓا اَنَّ الْعَذَابَ عَلٰى مَنْ كَذَّبَ وَتَوَلّٰى

“Şüphesiz bize vahyolundu ki: Hakikati yalanlayan ve yüz çevirenlere azap edilecektir.” (Tâhâ 20/48)

قَالَ فَمَنْ رَبُّكُمَا يَا مُوسٰى

“Firavun: ‘İkinizin Rabbi de kimmiş, ey Mûsâ?’ dedi.” (Tâhâ 20/49)

قَالَ رَبُّنَا الَّذ۪ٓي اَعْطٰى كُلَّ شَيْءٍ خَلْقَهُ ثُمَّ هَدٰى

“Mûsâ, “Rabbimiz, her şeye hilkatini (yaratılış özelliklerini) veren, sonra onlara yol gösterendir” dedi.” (Tâhâ 20/50)

قَالَ فَمَا بَالُ الْقُرُونِ الْاُولٰى

“Firavun: “Öyleyse önceki nesillerin durumu ne oluyor?” dedi.” (Tâhâ 20/51)

قَالَ عِلْمُهَا عِنْدَ رَبّ۪ي ف۪ي كِتَابٍۚ لَا يَضِلُّ رَبّ۪ي وَلَا يَنْسٰىۘ

“Mûsâ, şöyle dedi: “Onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta yazılıdır. Rabbim, yanılmaz ve unutmaz.” (Tâhâ 20/52)

Hz. Mûsâ, bundan sonra Firavun’un artık bir şey demesine fırsat vermeden 3 ayet ile yani Tâhâ 53, 54 ve 55. ayetler ile muhteşem bir Tevhid Manifestosu ortaya koyuyor.

اَلَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمُ الْاَرْضَ مَهْدًا وَسَلَكَ لَكُمْ ف۪يهَا سُبُلًا وَاَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءًۜ فَاَخْرَجْنَا بِه۪ٓ اَزْوَاجًا مِنْ نَبَاتٍ شَتّٰى

“Rabbim, yeryüzünü size beşik yapan, orada size yollar açan ve size gökten yağmur indirendir.” Böylece onunla sizin için yerden türlü türlü bitkileri çift çift çıkardık.” (Tâhâ 20/53)

كُلُوا وَارْعَوْا اَنْعَامَكُمْۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِاُو۬لِي النُّهٰى۟

“Yiyiniz; hayvanlarınızı otlatınız. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için (Allah’ın kudretine) işaretler vardır.” (Tâhâ 20/54)

مِنْهَا خَلَقْنَاكُمْ وَف۪يهَا نُع۪يدُكُمْ وَمِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً اُخْرٰى

“(Ey insanlar!) Sizi topraktan yarattık, (ölümünüzle) sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız.” (Tâhâ 20/55)

Mısır’ın en meşhur 10 Tanrı ve Tanrıçası:

1. Amun-Ra/Güç tanrısı
2. Mut/Yaratma, doğurma tanrıçası
3. Osiris/Rızık tanrısı
4. Anubis/Öteki hayat tanrısı
5. Ra/Güneş tanrısı
6. Horus/Işık tanrısı
7. Thoth/Bilgi tanrısı
8. Hathor/Sevgi tanrıçası
9. Sekhmet/Şifa tanrıçası
10. Isis/Yas tanrıçası

وَلَقَدْ اَرَيْنَاهُ اٰيَاتِنَا كُلَّهَا فَكَذَّبَ وَاَبٰى

“Andolsun ona (Firavun’a) bütün kanıtlarımızı gösterdik; fakat o yalan saydı ve kabule yanaşmadı.” (Tâhâ 20/56)

قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ اٰبَٓائِكُمُ الْاَوَّل۪ينَ

“Mûsâ, “O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir” dedi.” (Şuarâ 26/26)

قَالَ اِنَّ رَسُولَكُمُ الَّذ۪ٓي اُرْسِلَ اِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ

“Firavun, “Size gönderilen bu elçiniz mutlaka aklını yitirmiş bir delidir” dedi.” (Şuarâ 26/27)

قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَاۜ اِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ

“Mûsâ, ‘O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız/aklediyorsanız bu, böyledir’ dedi.” (Şuarâ 26/28)

قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ اِلٰهًا غَيْر۪ي لَاَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ

“Firavun: ‘Benden başkasını ilah edinirsen, andolsun ki seni zindanlıklardan ederim!’ dedi.” (Şuarâ 26/29)

قَالَ اَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُب۪ينٍ

“Mûsâ: ‘Sana apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?’ dedi.” (Şuarâ 26/30)

قَالَ فَأْتِ بِه۪ٓ اِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ

“Firavun, ‘Doğru söyleyenlerden isen, haydi getir onu’ diye karşılık verdi.” (Şuarâ 26/31)

فَاَلْقٰى عَصَاهُ فَاِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُب۪ينٌۚ

“Bunun üzerine Mûsâ asâsını atıverdi; bir de ne görsünler, asâ apaçık koca bir yılan/ejderha (oluvermiş)!” (Şuarâ 26/32)

وَنَزَعَ يَدَهُ فَاِذَا هِيَ بَيْضَٓاءُ لِلنَّاظِر۪ينَ۟

“Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi.” (Şuarâ 26/33)

قَالَ لِلْمَلَاِ حَوْلَهُٓ اِنَّ هٰذَا لَسَاحِرٌ عَل۪يمٌۙ

“Firavun, çevresindeki ileri gelenlere, ‘Şüphesiz bu, bilgin bir sihirbazdır’ dedi.” (Şuarâ 26/34)

يُر۪يدُ اَنْ يُخْرِجَكُمْ مِنْ اَرْضِكُمْ بِسِحْرِه۪ۗ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ

“Yaptığı sihirle sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Buna karşı ne buyurursunuz?” (Şuarâ 26/35)

وَنَادٰى فِرْعَوْنُ ف۪ي قَوْمِه۪ قَالَ يَا قَوْمِ اَلَيْسَ ل۪ي مُلْكُ مِصْرَ وَهٰذِهِ الْاَنْهَارُ تَجْر۪ي مِنْ تَحْت۪يۚ اَفَلَا تُبْصِرُونَۜ

“Firavun, kavmine seslenerek dedi ki: “Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı benim değil mi? Şu nehirler de benim altımdan akıyor (değil mi?) Hâlâ görmüyor musunuz?” (Zuhruf 43/51)

قَالَ مُوسٰٓى اَتَقُولُونَ لِلْحَقِّ لَمَّا جَٓاءَكُمْۜ اَسِحْرٌ هٰذَاۜ وَلَا يُفْلِحُ السَّاحِرُونَ

“Mûsâ: ‘Size hak gelince, onun hakkında böyle mi diyorsunuz? Bu bir sihir midir? Oysa sihirbazlar, iflah olmazlar!’ dedi.” (Yûnus 10/77)

قَالُٓوا اَرْجِهْ وَاَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَٓائِنِ حَاشِر۪ينَۙ

“Dediler ki: Onu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere de toplayıcı adamlar gönder.” (Şuarâ 26/36)

يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَل۪يمٍ

“Ne kadar bilgisi derin sihirbaz varsa sana getirsinler.” (Şuarâ 26/37)

Ödevimiz:

A’raf 7/113-129 ayetleri arasında 16 ayet

Neler karşı karşıya:

– Mûsâ’nın (as) karşısında Firavun
– Vahyin karşısında Efsane
– Asânın karşısında Kamçı
– Merhametin karşısında Menfaat
– Adaletin karşısında Zulüm
– Vakarın karşısında Şiddet
– Hakikatin karşısında Yalan
– Mucizenin karşısında Sihir
– Sözün karşısında Tehdit
– Tebliğin karşısında Şantaj

(844)