Gerçek Bir İmam; Zeyd B. Ali
Gerçek Bir İmam; Zeyd B. Ali
Ehli Beyt Mektebi derslerinde bu hafta Muhammed Emin Yıldırım Hocamız, “Gerçek Bir İmam: Zeyd b. Ali” başlığında Ehli Beyt Neslinin önemli simalarından İmam Zeynelabidin’in oğlu, İmam Zeyd’i anlattı. 42 yıllık, ilim, irfan ve mücadele ile dolu hayatı çok önemli mesajlar içermekteydi.
Dersten Cümleler:
• Ben size maziyi mazide kalasınız diye anlatmıyorum; sizi uyutmak için de anlatmıyorum. Bu ümmetin evlatlarının çoğu bin yıldır uyuyor, bir de ben mi uyutayım sizleri… Derdim istikbalimiz olan köklerimiz ile bağlarımızı yeniden tesis etmek, geçmişten ilham alarak bugünlerimizi ve yarınlarımızı ihya ve inşa etmektir.
• İmam Zeynelabidin hayatı boyunca birkaç evlilik yapıyor bu evliliklerinden 11 tane oğlu, 4 tane de kızı oluyor. Erkek çocuklarının isimleri; Muhammed el-Bakır, Abdullah el-Bahir, Hüseyin, Hüseyin el-Asğar, Ali el-Asğar, Ömer, Hasan, Abdurrahman, Süleyman, Ali ve Zeyd… Kızları ise, Hatice, Fatıma, Aliye ve Ümmü Gülsüm’dür.
• Bu çocuklardan en meşhurları biliyorsunuz Muhammed el-Bakır -ki biz onu iki ders sonra size anlatacağım. Diğer meşhur olan çocuk ise bugün üzerinden duracağımız İmam Zeyd’dir. Muhammed el-Bakır’ın annesi Hz. Hasan’ın kızı Fatıma’dır. İmam Zeynelabidin amcası Hz. Hasan’ın kızı olan Fatıma ile evlenmiş, ondan birçok çocuk sahibi olmuştur.
• İmam Zeyd’in annesi ise Sindli, yani Hindli bir cariyedir. Muhtar es-Sakafi, döneminde elde edilen cariyelerden birini İmam Zeynelabidin’e hediye etmiş, İmam’da bu cariye ile evlenmiş ve bu evlilikten İmam Zeyd doğmuştur.
• İmam Zeyd’in doğum müjdesi İmam Zeynelabidin’e geldiğinde, İmam rahlenin başında Kur’an okuyordu. O anda Kur’an’ı kapattı, Rabbisine şükretti, sonra rastgele bir yeri açtı ve gözüne takılan ilk ayeti okudu. Ayet Tevbe Süresinin 111. ayeti idi. “Muhakkak ki Allah müminlerden canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır.” Sonra kapattı mushafı yine rastgele bir yeri açtı. Bu sefer, Ali İmran Süresi 169. ayet geldi. “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin, bilakis onlar diridirler ama siz bunun farkında değilsiniz.” Sonra bir daha kapattı mushafı bir kez daha açtı. Bu sefer gelen ayet, Nisa 95 oldu. “Müminlerden özürlü olmaksızın oturanlarla Allah yolunda malları ve canlarıyla cihad edenler bir olmaz.” Üç ayet böyle arka arkaya gelince İmam Zeynelabidin dedi ki: “Ben doğan bu oğlumla gurur duydum, gurur da duyacağım. İnşallah benim bu oğlum dedesi Hüseyin gibi Allah yolunda şehit olacaktır.” Babasının bu duasından dolayı şehit olmadan, şehit lakabını alacak ve böylece Zeyd eş-şehit diye isimlendirilecektir.
• İmam Zeyd’in doğum tarihi Hicri 80’dir. O doğduğu zaman babası İmam Zeynelabidin 42 yaşlarındadır. Abisi İmam Muhammed el-Bakır ise 23 yaşlarındadır.
• İmam Zeyd, İmam Ebu Hanife ile yaşıttır, ikisinin de doğum tarihi Hicri 80’dir, İmam Malik’ten ise 13 yaş büyüktür. İmam Malik’in doğum tarihi Hicri 93’tür.
• İmam Zeyd’in yetiştiği ev Ehli Beyt’in evi olduğu için, ilim, irfan ve hikmet adına çok şeyler o evden öğrenmiştir. Babası İmam Zeynelabidin vefat ettiğinde İmam Zeyd 14 yaşlarında idi. İlk eğitimini babasından alan İmam Zeyd, Allah vergisi büyük bir zekâya ve kavrayış yeteneğine sahipti.
• Onun zekâsı için çok şey söylenmiştir; “Arap’ın belağatı, Farslıların fesahati, Sindlilerin ince kavrayışı onda mecz olunmuştu” derler.
• “Adilte, eminte ve nimte/ Adaletli davrandın, bundan dolayı emin oldun ve böylece uyudun.”
• İmam Azam: “Zeyd b. Ali’yi gördüm, tanıdım; çağında ondan daha bilgin, ondan daha çabuk cevap veren, ondan daha açık söz söyleyen birini görmedim. O, eşsiz bir insandır.”
• Hişam b. Abdilmelik: “Küfe halkının, Zeyd’in meclisine gelmesine engel ol. Çünkü onun kılıçtan daha keskin, oktan daha sivri, büyü ve sihirden daha tesirli bir dili vardır. Eğer Kufeliler onu dinlerlerse, artık sen onlara söz dinletemezsin.”
• Abdullah b. Hasan, İmam Zeyd’in oğlu Hüseyin’e şöyle söylemiştir. “Atalarının sana en yakını Zeyd b. Ali’dir. Ben aramızda ve bizden başkaları arasında onun benzerini görmedim.”
• İmam Zeyd, Abdullah b. Hasan’a dedi ki: “Ne diyorsan senin dediğin gibi olsun, ben tüm haklarımdan vazgeçiyorum, yeter ki bu mesele kapansın ve insanlar Ehli Beyt hakkında olumsuz şeylere kapı açmasın.”
• İmam Zeyd: “Benim hilafet diye bir amacım yok. Ancak unutma ki, Allah katında hiçbir kimsenin derecesi Peygamber’den daha yüksek ve kadri ondan daha yüce değildir. O peygamber aslen bir cariye olan Hacerin soyundan gelmiştir. Allah Sare’den değil bu işi Hacer’den, İsmail’in soyundan sürdürmüştür. Bütün insanların hayırlısı Hz. Peygamber, İsmail soyundan gelmiştir. Birisinin dedesi Allah’ın Elçisi ve babası Ebu Talib’in oğlu Hz. Ali olursa, kimsenin ona diyeceği bir şey yoktur.”
• “Biliyorum erken kalktım. Ölüm beni de korkutuyor, sanki Ben hayat sahnesinden ayrılmışım. Ona cevap verdim. Dedim ki: Ey ölüm sen bir pınarsın, elbet ben de senden bir bardak içeceğim.”
• İmam Zeyd, Küfe’de insanlardan şöyle biat almaya başladı: “Biz, sizi Allah’ın Kitabına ve O’nun Elçisinin Sünnetine, zâlimlerle savaşa, zayıfları müdafaaya, yoksullara yardıma çağırıyoruz ve bu mücadelenin kazandıracağı ganimet, bunu hak edenler arasında eşit olarak paylaştırılacaktır. Zulüm defedilecek, hak sahibine yardım edilecektir. Buna göre bana biat ediyor musunuz?!”
• İmam Ebû Hanife’nin sözü şu olacaktı: “Eğer insanların ceddi Hüseyin’i terk ettikleri gibi onu da yarı yolda bırakmayacaklarından emin olsaydım, ona katılır ve onun arkasında cihad ederdim. Çünkü hak imam odur, onun bu kıyamı da haktır. Lakin ben ona malımla yardım ediyorum ki onunla kendine katılanları koruyup kollasın.” İmam Ebû Hanife bu sözleri söyledikten sonra gelen elçiye; “mazeretimi imama ilet ve bu 10.000 dirhemi imama ulaştır” demiştir.
• Kıyamın başladığı günler ise İmam Ebu Hanife şöyle diyecektir: “İmamın bu çıkışı Allah Resulü’nün Bedir’deki çıkışı gibidir. Eğer yanımda insanların emanetleri olmasa idi, gider ona katılırdım. Bu emanetleri İbn-i Ebi Leyla’ya vermek istedim ama o kabul etmedi. Bende sorumluluk altında ölmek istemiyorum.”
• “Kimseler bizimle gelmese dahi, ben ve oğlum yalnız başımıza kalsak dahi yine de kıyam ederdik. İmam sadece sırtına cübbe geçiren değil, yeri ve zamanı gelince kılıç kuşanandır.”
• İmam Zeyd, savaşa, karar verdiği zamandan bir ay önce girmek zorunda kalıyordu. Adamlarına savaşın parolasını söyledi. Parola, Resulullah’ın Hendek gazvesinde belirlediği parola idi. “Ya Mansur! Ya Mansur!”
• Savaş meydanında İmam Zeyd, onlara şöyle haykırıyordu: “Zilletten izzete çıkınız! Dine ve dünyaya beraber yöneliniz. Siz şu halinizle ne dinde, ne de dünyadasınız.”
• İmam Zeyd’in bu özelliğini anlayacağımız bir söz aktarayım size, öylece dersimizi noktalayalım. İmam Zeyd dava arkadaşlarından birisine bir gün şöyle dedi: “Şu Süreyya yıldızını görüyor musun? Ona ulaşan kimseyi gördün mü?” Arkadaşı: “Hayır” dedi. İmam Zeyd dedi ki: “Vallahi Mevladan ne kadar isterdim, elim o yıldıza ulaşsa, sonra oradan yere düşsem, lime lime parçalansam, tek Allah, Ümmeti Muhammed’in şu parçalanmış halini toparlasa, aralarındaki ayrılıkları birleştirse!”
• Yaşamak için yaşamak değil, yaşatmak için yaşamak…
(2947)