M. Accâc el-Hatîb’in ‘Sünnetin Tesbiti’ Adlı Kitabının Değerlendirilmesi
… Bu ve benzeri akımlara göre Sünnet, artık bir hukuk kaynağı olmaya elverişli değildir. İslâm’ın anlaşılmasında Kur’ân’ın içerdikleriyle iktifa etmek gereklidir. Ayrıca akıl sahibi kimselerin Hz. Peygamber’in Kur’ân’ı anladığı şekilde onu anlayabileceği tezini öne sürmüşlerdir.
İslâm düşmanları bu tür iddialarla Müslümanları dinlerinden uzaklaştırmak ve onları akidelerinden soyutlamak istemektedirler. Bu yolla kendi fikirlerini İslam beldelerinde yayma imkânı bulup, fikrî bir hâkimiyet sağladıktan sonra madden de hâkimiyet sağlamayı düşünmektedirler. Esefle söylemek gerekir ki İslâm kültürünü tam anlamıyla kavrayamamış bazı gençlerimiz, gerçekte düşmanlarımıza hizmet eden bu fikirlere kapılmışlardır. Bu ise sünnet yoluyla bize ulaşan hükümlerin edebî ve ahlakî rehberliğine daha fazla ihtiyacımızın olduğu bir dönemde saflarımızı bölmüştür. Milletler kendi kültürleriyle övünüp iftihar ederken, özellikle de diğer dinlere mensup bazı ilim adamları bizim hukukî kültürümüzün üstünlüğünü itiraf ederken; bazı Müslümanların, kendi asil kültürlerinden bîhaber şekilde bu tür fikirlere kapılmaları tuhaftır. Bir zamanlar âlemin efendileri olan Müslümanların , uzun bir zaman sömürünün baskısı altında inleyip, tefrikanın ve zilletin acısını tattıktan sonra kendi kültürlerine sarılmaya ve buna sahip çıkmaya her zamankinden fazla ihtiyaçları vardır.
Bizler uyanışımızda şeriatımıza, yani Kitabımıza ve Peygamberimizin sünnetine dönmek zorundayız. Esaret zincirlerini kıran, üzerinden cehalet toprağını atan, gözlerinden körlük perdesini kaldıran bizlerin, özgürlüğümüzü tamamlama yolunda atmamız gereken adımlardan biri de saflarımıza sızıp, bizleri bölen bu tür fikirlerden arınmamızdır. Bazı kardeşlerimiz, iyi veya kötü niyetlerle bu tür fikirleri taşımış olabilirler. Ama bu fikirlerin güçlenmemizi ve saadetimizi istemeyen düşmanlarımıza hizmet ettiği şüphe götürmez bir gerçektir.
(Accâc el-Hatîb; 22 – 23 )
Allah’ın Kitabının, dinin aslı olduğu, Peygamberinin sünnetinin ise -sözlü veya fiilî- bu Kitabın hükümlerini açıklayıcı, icmalini tafsil edici bir nitelik taşıdığı açıktır. Bunlar, biri diğerinden ayrılmayan ve birbirini destekleyen iki ana kaynaktır.
Peygamberin sünnetine olan bağlılıkları, Müslümanları, değişik sebeplerle, rivayet edilen her hadisi kabullenme ile, yine çeşitli sebeplerle, pek çok hadisi reddetme arasında bir ikilemde bırakmıştır. Ama Allah onları bu ikileme düşmekten koruyarak, vasat bir yola ulaşmaya muvaffak kılmıştır. Bu yol kör taasup ve yanlış nakilden uzak mutedil bir yol olup, metin ve senette araştırma ve incelemeye ve sahih ilmî kaidelere dayanmaktadır. Sünnet de, çok büyük gayretlerle korunmuşve pek mühim bir seviyeyi ihraz etmiştir. Hatta denebilir ki, Kur’an’dan sonra hiçbir şey bu denli korun(a)mamıştır.
Prof. Dr. Muhammed Accâc el el-Hatîb yaptığı bu güzel çalışmayla, sünnetin dindeki yeri adına, orta yola işaret ederek kalpleri ferahlatmış ve bu yönde bir emel kapısı açmıştır.
(1705)