Musibetten Hoca Olur mu?
Hayatlarımızı çok derin bir şekilde sarsan salgın nedeni ile Muhammed Emin Yıldırım hocamız Cumartesi derslerimizde özel dersler yapmaya devam ediyor. İnşallah Siret-i Enbiyâ derslerimize yeni dönemde kaldığımız yer olan Hz. İbrahim’in hayatı ile sürdüreceğiz. Bu hafta “Musibetten Hoca Olur mu?” üst başlığında hocamız, karşı karşıya kaldığımız bu ağır imtihanı nasıl hoca olarak görmemiz, nasıl ve ne gibi ibretler almamız ve ibret kavramının nasıl anlaşılması gerektiğini çok mühim örnek ve mesajlarla anlattı.
Dersten Cümleler
Şarkın en sevgili sultanı olan Selahaddin’i yetiştiren o büyük İslâm şahsiyeti, Nüreddin Zengi, bir cihad sırasında, düşmanla karşı karşı gelir. Düşman sayıca fazla kendileri ise azdır. Şöyle karşıdaki deniz gibi düşmana bakar, ondan sonra atından iner, yüzünü toprağa koyar, bir secde halinde: “Allah’ım! Benim günahlarımın yüzünden Ümmet-i Muhammed’i mağlup etme! Benim günahlarımın yüzünden Ümmet-i Muhammed’i perişan etme!” diye yakarır.
“Allah’ım! Benim yüzümden Ümmet-i Muhammed’i ve insanlığı perişan etme! Benim günahlarımın yüzünden hasretini çektiğimiz nimetlerden bizi daha fazla mahrum etme!”
“Bir musibet bin nasihatten yeğdir/evladır/iyidir.”
“Kötüler hoca olur, iyiler zaten hoca olur, imtihanlar hoca olur, yanlışlar hoca olur, doğrular hoca olur, hayvanlar hoca olur, kâinatta ne varsa her şey hoca olur…”
Hz. Ali’ye sevdası ile bilinen sahabeden Hucr b. Adî diyor ki: “Emevilere bakarak Ehl-i Beyt’in değer ve kıymetini öğrendim.”
Tabiîn neslinin en önemli ismi olan Saîd b. Cübeyr diyor ki: “Ümmetin en zalimi olan Haccac-ı Zalim’in zulümlerine bakarak adaleti öğrendim.”
Büyük imam Ahmed b. Hanbel diyor ki: “Bağdat’ın meşhur sarhoşuna bakarak hak davamda istikamet üzere kalmayı öğrendim.”
Başka âlimlerimiz “Hayâsızlara bakarak hayâyı, ahlaksızlara bakarak ahlakı, imansızlara bakarak imanı, cahillere bakarak ilmi öğrendim.” demişlerdir.
Bütün mesele gelen her olaya ibret nazarı ile bakabilmektir.
İbret: “Görünenden görünmeyene geçmek, nesnelerin ve olayların dış yüzüne bakıp onlardaki hikmeti kavramaya çalışmak, olaylardan ders alıp doğru sonuçlar çıkarmak ve buna göre davranmak…”
İbret deyince neler anlamalıyız?
Olayların zahirini/görünen kısmını anlamak
Sadece görünene takılmayıp görünmeyeni tespit etmeye gayret etmek
Olayların hikmet boyutunu kavramaya çalışmak
Olan-bitenden doğru ve isabetli dersler çıkarmak
Alınan derslerin bilinci ile hayatı yeniden şekillendirmek
Zihin teri, zor olan alın terinden daha zordur.
Zihin teri dökerken insan; “ne, nerede, neden, nasıl, niçin, ne zaman, kim” sorularını sormak zorundadır.
İnsanların çoğunun yani “ekserün-nâs’ın” ibret almayacağını, alamayacağını aziz Kur’ânımız bize söylüyor zaten…
Kimler ibret alacak? İki zümre:
Ülü’l-Ebsâr/Basiret Sahipleri (Âl-i İmrân 3/13)
Ülü’l-Elbâb/Akıl Sahipleri (Yusûf 12/111)
Ülü’l-Ebsâr/Basiret Sahipleri
Gösterileni değil olması gerekeni görür.
Sadece görüneni değil görülmeyeni de görür.
Görünen ile yetinmez meselenin iç yüzüne vakıf olur.
Elde ettiği bilgilerden bir bilinç inşa eder.
İnşa ettiği o bilinç ile hayatı okumaya başlar.
Ülü’l-Elbâb/Akıl Sahipleri
Kendisine verilen en büyük nimet olan aklını kullanır.
Aklının üzerinde oluşan tüm prangalardan kendisini kurtarır.
Bir ibadet olan tefekkürü her daim yapma adına bir gayret ortaya koyar.
Düşünür, düşündürür, düşünceye saygı gösterir; düşünmenin gereğini yerine getirir.
Düşünmenin sonucunda elde ettiği verilerle bir şuur oluşturur ve ona göre davranır.
Genelde neler söylendi?
Allah (cc) Doğu Türkistan’daki zulümlerin bedelini Çinlilere ödetiyor.
Necis adamlar, gebersin gitsinler, hak ettiler zaten bu belayı…
Allah (cc) Âd kavmini, Semûd kavmini helak ettiği gibi bu zalimleride helak edecek…
Her şeyi yiyen adamlar tabi ki bu bela ile karşı karşıya kalacaklardı.
Bize bir şey olmaz, Allah bu bela ile bu musibet ile kâfirleri ve zalimleri yok edecek…
Neler söylendi 11 Mart’tan bu tarafa?
Onlar gavur, taharetiz adamlar bize bir şey olmaz.
Bize bir şey olmaya başladı, bu sefer kem gümler geldi.
Kelle paça yer kendimizi koruruz.
Rüyalar göründü, Peygamberimiz sumak yiyin dedi, sumak yersek korunuruz.
Baktık ki iş ciddi Kıyamet alameti falan demeye başladık… Vs. vs…
“O ki, hanginizin daha güzel davranacağını imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.” (Mülk 67/2)
Neyi öğrendik bu ayetten? İmtihan yurdundayız, iyilerle kötüler, hamlarla haslar, güzel davrananlarla kötü davrananlar ortaya çıksın diye Allahsizleri işin sonuna kadar imtihan edecek…
“Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele!” (Bakara 2/155)
5 şeyle imtihan edileceğiz:
Korku
Açlık
Mallar
Canlar
Ürünler
Virüs, insan bedenine giren, bedende hücreyi bulan ve hücrede yer edinen, sonra hızla çoğalan ve insanı hasta edip yatağa düşüren Allah’ın yarattığı mikroskopla bile zor görünen bir mahlûkudur.
Bize tek bulaşan virüs korona yada diğer ifade ile covid 19 virüsü mü?
Manevi virüsler:
Akideye giren virüs
İbadete giren virüs
Ahlaka giren virüs
Muameleye giren virüs
Davete giren virüs
Nedir bunlara giren virüsler?
Akideye giren virüs: Şirk
İbadete giren virüs: Riya
Ahlaka giren virüs: Zulüm
Muameleye giren virüs: Menfaat
Davete giren virüs: Reklam
Beraberce bir muhasebe yapacağız, şu söylenenler bizde var mı yok mu?
İbadetlerimizi yerine getirme konusunda gevşek davrandık mı davranmadık mı?
Daha çok kazanma hırsına büründük mü, bürünmedik mi?
Ahiret öncelikli yaşamamız gerekirken dünyayı ahiretin öncesine aldık mı almadık mı?
Kendimizi Allah’a beğendireceğimize kullara beğendirmeye çalıştık mı çalışmadık mı?
Elimizdeki bir çok nimetin şükrünü tam anlamı ile eda edebildik mi edemedik mi?
Allah’ın dinine hizmet etmeye davet edildiğimizde bahaneler ürettik mi üretmedik mi?
Adaleti esas alıp adil davranmamız gerekirken aidiyetler üzerinden bir anlayışı benimsedik mi benimsemedik mi?
İyiliği emir edip kötülükten sakındıracağımıza nemelazımcı olduk mu olmadık mı?
Değer yargılarımızı Kur’ân’a göre şekillendirmemiz gerekirken başka şeyleri daha fazla önemsedik mi önemsemedik mi?
Umutlarımızı ve hedeflerimizi, İslâm büyüklerine bakarak oluşturmamız lazımken biz bunları şartlara göre belirledik mi belirlemedik mi?
Güney Doğu Asya’daki Müslüman nüfusun fazla olduğu devletler: Endonezya, Malezya, Filipinler ve Tayland… Bu dört devletin toplam nüfusu 420 milyon civarında… Müslüman nüfus yarısından biraz fazla 230 veya 240 milyon civarında…
Hicrî 10’da Allah Resûlü (sas) Çin’e Guanzo’ya Ebû Vebre b. Ebî Kebşe’yi (ra) bir davet elçisi olarak gönderdi.
Kendimin yaptığı muhasebeler:
İman tevhid ister; demek ki muvahhid kullardan değildim ki bazı imtihanlar beni ezdi.
İbadet ihlâs ister; demek ki muhlis kullardan değildim ki bazı haller istikrarını kaybetti.
Nimet şükür ister; demek ki şâkir kullardan değildim ki bazı nimetler elimden kayıp gitti.
Veraset sadakat ister; demek ki sâdık kullardan değildim ki şehadet bile hayal olmaya başladı.
Davet istiğna ister; demek ki mücahid kullardan değildim ki sözüm bu kadar tesirsiz kaldı.
Önümüzdeki hafta dersimizin başlığı: “Sünnet ve Mağfiret İle Azaptan Kurtulmak”
“Hâlbuki sen onların içinde iken Allah, onlara azap edecek değildir. Ve onlar mağfiret dilerlerken de Allah onlara azap edici değildir.” (Enfâl 8/33)
(1264)