Sahâbe, Kur’an’ın Şahidi ve Şehidi Bir Nesil

Kur’ân Yılı’nın en önemli projelerinden biri olan Kur’ân Medrese’miz, Pazar günü büyük bir katılım ve heyecan ile başladı.

Muhammed Emin Yıldırım hocamız, Kur’ân Şahitleri dersinde, “Sahâbe, Kur’ân Şahidi ve Şehidi Bir Nesil”  başlığındaki ilk dersini yaptı. Hocamızın dersinden önemli cümleleri sizlerle paylaşıyoruz:

İmam Ebû Hanife’nin üç mühim talebesi: İmam Ebû Yusuf, İmam Muhammed eş-Şeybânî, İmam Züfer

İmam Şafii’nin en önemli iki talebesi:

Ahmed b. Hanbel
Rebî b. Süleyman el-Muradi

“Eğer ilmi sana yedirmeye gücüm yetseydi, sana ilim yedirirdim.”

Sahâbe nasıl bir Kur’ân anlayışına sahipti?

Onların Kur’an anlayışlarının en temel özellikleri nelerdi?

  • Sahâbe nesli önce imanı sonra Kur’an’ı öğrenen bir nesildi. Böyle yaptıkları için, daha sonra öğrendikleri Kur’an ayetleri sadece bilgilerini değil, imanlarını ziyadeleştirmişti.
  • Sahâbe, Kur’an’ın tamamına kendilerini muhatap sayar, her okudukları ayete; “Rabbim bana ne diyor? Ne demek istiyor?” sorusu ile yaklaşırlardı. 
  • Sahabe, bilgi öncelikli değil, amel öncelikli bir anlayışla Kur’an’ı öğrenirlerdi. 
  • Sahâbe, Kur’an’ı çok özlü olarak anlamaya çalışır, kendilerini yoracak; ameli bir değeri olmayan ayrıntılara girmeden okurlardı. 
  • Sahâbe, Kur’an’la diri bir iletişim kurar, onun her seferinde kendilerine yeni nazil oluyormuş canlılığında okurlardı.               
  • Sahâbe, ayetlerin nüzul ortamlarını ve sebeb-i nüzullerini çok iyi bildikleri için, kurgulanmış bir kitapla değil, canlı bir hitap ile karşı karşıya olduklarını çok iyi bilir ve bu bilinç ile Kur’an’ı okurlardı. 
  • Sahâbe, Vakıa- Vahiy ilişkisinin canlı tanıkları oldukları için, Kur’an anlayışlarında çok tutarlı bir seviye yakalamışlardı. 
  • Sahâbe, Kur’an’ı yazılı sayfalardan değil, önlerindeki rehberleri olan Efendimiz’den öğrenmişlerdi. 
  • Sahâbe, Efendimiz’den öğrendikleri gibi, Kur’an’a sadece müfesser bir kitap gözü ile bakmaz, onun en büyük müfessir olduğuna da inanırlardı.
  • Sahâbe, Kur’an’ı sadece okumakla yetinmez, okudukları üzerinde kafa yorar, yani düşünürlerdi.

 Kimdir Sahâbî?

Sahâbî kavramı; sohbet mastarından türetilmiş bir kelimedir. Bu mastarın kökü olan;

ص-ح -ب   S-H-B harfleri, Kur’an içerisinde çok zengin bir kullanıma sahiptir.

Kur’ân bu kökten türeyen 97 kullanıma yer vermektedir.

“Koruyup kollamak; himaye edip, sahip çıkmak; boyunduruk altına alıp emrine tabi hale getirmek.”

“Birine yakınlık duyup onunla beraber olmak, samimi olup arkadaşlık ve dostluk kurmak.”

Sahâbî kelimesi müfret, yani tekildir. Bu kelimenin çoğulu Sahâbe veya Ashâb’tır.

Bir dönem başta İmam Buharî (v. 256/869) olmak üzere birçok âlime hocalık yapmış ve hadis alanında ortaya koyduğu otoritesi ile Emirü’l-Mü’minin fi’l-Hadis ünvanı sahibi olmuş Ali İbnu’l- Medînî’den (v. 234/848)[34] başlayabiliriz. Onun yaptığı tanıma göre: “Hz. Peygamber ile sohbet eden veya bir saat dahi olsa gündüz gözü ile O’nu gören biri, Sahâbî’dir.”

Büyük hadis ve mezhep imamı Ahmed b. Hanbel (v. 241 /855) ise yukarıdakine benzer bir tanım yaparak der ki: “Resûlullah ile bir sene veya birkaç ay yahut bir gün hatta bir saat sohbet eden veya –sohbet etmeyip sadece O’nu gören, O’nun Ashâbı’ndandır.”

İmam Buharî’nin Ashâb’ın faziletlerine dair açtığı babın hemen başında dile getirdiği tanımı ise şöyledir: “Müslümanlardan Hz. Peygamber ile birlikte olan veya onu gören herkes O’nun Ashâbı’ndandır.”

İbn Hacer der ki:

اَلصَّحَابِيُّ مَنْ لَقِيَ النَّبيَّ مُؤْمِنًا وَ مَاتَ عَلَ الإِسْلاَمِ

“Sahâbî Resûlullah ile mümin olarak mülakî / karşılaşan ve bu hâl üzere (Müslüman olarak) ölen kimsedir.”

Usülcülere Göre Sahabi

İbnü’l-Esir, Sahâbî kavramının tarifini yaparken hem tanımı yapmakta hem de yaptığı bu tanımın gerekçelerini açıklamaktadır: “Sahâbî kelimesinin lügat manası nazar-ı itibara alınarak bir saat bile sohbet edene bu isim verilebilir. Ancak örf bu kelimeye daha hususî bir mana yüklemiştir. Örfe göre Sahâbî ancak uzun süre sohbet eden kimseye denir. Bu itibarla Peygamber’e elçi olarak gelen ve O’nunla uzun süre beraber olmayan kimseye Sahâbî ismi verilmez.”

Hatib el-Bağdadi’nin (v. 463/1071) aktardığı tanımda da Sahâbî kelimesinin örfî manası esas alınarak; “Kişinin bir an Hz. Peygamber’le karşılaşması ve O’nunla birkaç adım yürümesi ve ondan bir hadis işitmesi Sahâbî olmak için yeterli olmayıp, Hz. Peygamber’le uzun süre sohbeti olan ve sürekli onunla mülaki olan/karşılaşan kimseler için Sahâbî ifadesi kullanılır.”denmiştir

SAHÂBENİN HEPSİ ÂDİLDİR.

Sahâbe adildir derken nasıl bir mananın kastedildiğinin altı ayrıca çizilmiştir: “Rivayette kizbe taammüd etmekten ve rivayetini kabul etmemeyi gerektiren bir fiil irtikab etmekten ictinab etmek/kaçınmak.”

Sahâbe demek ne demektir?

1. Beşeriyetlerin İzharı
2. Zaafiyetlerin Islahı
3. Kabiliyetlerin İnşası
4. Mesuliyetlerin İdraki
5. Rehberiyetlerin İhyası

(1896)