Şahid, Müjdeci ve Uyarıcı Bir Peygamber / Bursa

1437 Hicri yılı Kur’an Yılı ilan eden Siyer Vakfımız “Yaşayan Kur’an Hz. Peygamber” programlarının dördüncüsünü Bursa’da Merinos Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Peygamberimizle aramızdaki hukuku yeniden tesis etme adına değer ve kıymeti, görev ve sorumlulukları, yetki ve sınırlarını anlamaya yönelik yapılan programların bu defa konusu “Şahit, Müjdeci ve Uyarıcı Bir Peygamber’’ idi. Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan program Bursa İl Müftüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Ay’ın yaptığı selamlama konuşması ile başladı. Daha sonra Muhammed Emin Yıldırım Hocamız konuşmalarını yapmak üzere davet edildi.

O’nu (sas) Sevmek İmanın Bir Gereğidir

Hz. Peygamber’i (sas) sevmenin imanın bir gereği olduğunu vurgulayan Muhammed Emin Yıldırım Hocamız konuşmasına Ahzab suresi 45. ayeti okuyarak başladı. Efendimiz’in (sas) adının zikredildiği ayetlerin hitap cümlelerine dikkat çekti ve konuşmalarını şöyle sürdürdü.

“Şahit, müjdeci ve uyarıcı vasfı tüm peygamberlerin ortak vasfı olmasına rağmen Hz. Muhammed (sas)’in aynı zamanda zatına ait vasıflar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu vasıfların biz ümmete verdiği mesajlar var:

– Örneklik
– Tanıklık
– Devamiyet/Süreklilik

Ahzab suresi ve Fetih suresinde geçen sözkonusu ayetleri doğru anlasaydık bugün din binasının teşekkülünde Nebevi mirasın korunmuşluğu, hadis külliyatının yeri, sünnetin teşriyeti ve sahabenin değeri konularında sıkıntıya düşürecek şekilde konuşmazdık.

Hayatımıza etki etmesi için önceki peygamberlerin ve Efendimiz (sas)’in bazı vasıflarını doğru anlamamız lazım. Eğer bu hukuku yeniden kurarsak değer ve kıymette yeniden tesis edilecektir.”

Varlığı, Hayatı ve Konumu ile Şahit Bir Peygamber (sas)

O’nun (sas) dünyasında şahitliğe baktığımızda üç konu karşımıza çıkmaktadır:

O, varlığı ile hakikate şahittir. Çünkü O, Allah’a ait hakikatleri anlatarak şahitlik etmiştir. İslam’dan önceki döneme dair haniflerin hayatına baktığımız zaman hakikat arayışı ve Peygamber rehberiyetinin hakikate ulaşmak için ne kadar önemli olduğunu anlarız.

O, hayatı ile insanlığa özel olarak da mü’minlere şahittir. Zira Allah’ın insanlardan istediği birçok hususu anlamak için O’nun rehberliğine ihtiyacımız var. Kur’an’ın ruhuna uygun olarak Peygamber (sas)’in görevlerini anlamak için yaklaşmamız gerekir. Çünkü O, apaçık olan kitaba, apaçık zihinler, yürekler hazırlıyor. Böylelikle Kur’an’ın dirilten mesajlarına muhatapları hazırlanıyor.

O, konumu ile ahirete şahittir. Efendimiz (sas), kendisinden önceki tüm peygamberlere, onların ümmetlerine, kavimlerine şahit olacaktır. Bizzat kendisine şahit olacak. Kendi ashabına, ümmetine şahit olacaktır. Bizim için şahitliği hem lehte hem aleyhtedir. Bu bizi titretmelidir.

Nisa suresi 41. ayeti “… onların hali nice olacaktır” diye anlatıyor. Veda hutbelerinde de şehadetine dair detaylara bizde tanıklık yapıyoruz. “Kardeşlerim” diye tanımladığı bizler için hem müjdeleri hem de uyarıları var Allah Resulu (sas)’nün. O yüzden Allah, bizim için ahirette O’nun (sas) şehadetine müracat edecek. 

O (sas) Mübeşşir’dir, Müjdeleyici’dir!

Mü’minlere hem dünya hem ahiret için müjdeleri vardır. Zafer, nusret, izzet, şehadet ve cennet müjdeler. Kafirlere ise Allah’ın azabını, zilleti, ahirette azabın şiddetini müjdeler.

O’nun (sas) verdiği her müjde sahabenin dünyasında ulaşılması gereken bir hedeftir. Bugün yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen, bize de müjdeleri var Efendimiz (sas)’in.

O (sas), Uyarıcı Bir Peygamberdir!

Hem korkutucu hem uyarıcıdır. Mü’minleri yanlışa, günaha işledikleri zaman, Allah’ın azabına karşı uyarır. Münkirlere de Allah’ın şedid olan azabıyla uyarıcıdır.

Örneğin bu güne dair vehn (ölüm korkusu ve dünyaya aşırı bağlılık)den dolayı müslümanların hiçbir etkisinin kalmayacağına dair uyarmaktadır.

“Benden değildir, bizden değildir!” uyarısını da sık sık yapmaktadır Allah Resulu (sas). Aldatan bizden değildir. Asabiyete çağıran bizden değildir. Bu uyarılar bizi titretmesi gereken Nebevî ikazlardır.

Bugün Bizim de Hayatlarımız İmanımıza Şahit Olmalı! 

Ahzab suresi 45. ayetinden hayatlarımıza bazı hakikatleri taşımamız lazım:

– Sahip değil, şahitsin.
– Nefret ettiren değil, müjdeleyensin.
– Zorlayıcı değil, uyarıcısın.

Hayatımıza imanımızı şahit kılarken O’nun (sas), rehberliğine ihtiyacımız var. Müminlere karşı merhametli olmalıyız. Ama tam aksine İslam’ın yanlış anlaşılmasına sebep oluyoruz. Çaba ve gayret gösterecek ama zorlayıcı olmayacaksın. Sen görevini yap, neticeyi Allah’a bırak, diyen Muhammed Emin Yıldırım Hocamız sözlerini şöyle tamamladı:

“Allah bu hakikatleri anlayıp hayatlarını imar edenlerden eylesin.Şahit olan Peygamberimiz (sas) ‘in şehadetini bizim lehimize çevirsin. Bize müjde olarak verdiği her şeyi dünyanın en büyük azığı olarak kabul edebilme ufkunu bize nasib eylesin. O’nun (sas) mübarek dudaklarından süzülen her müjdeyi belirlenmiş bir hedef olarak benimseyip, aynen sahabe gibi o hedefe varmak içi ne yapmak gerekiyorsa onu yapma gayreti içinde olan bahtiyarlardan eylesin. O (sas) bizi neyden sakındırdı ise onlardan sakınmak, bizi neye karşı uyardı ise onlarla aramıza mesafe koymak, bizi neyden korkuttu ise onlardan korkmak hayatımızın esası olsun.”

“Yaşayan Kur’an Hz. Peygamber” programının beşincisi “Aydınlatan Bir Kandil” başlığı ile 19 Şubat 2016 tarihinde Aydın’da yapılacak.

(902)