Sıhhat ve Hüküm Açısından Hadis (Sahih–Hasen–Zayıf)
Sıhhat ve Hüküm Açısından Hadis (Sahih – Hasen – Zayıf)
Hz. Peygamber, sahabe veya tabiîne nisbet edilerek nakledilen bilginin araştırma sonucunda kaynağına ait olup olmadığına bakılmasına hadisin sıhhatini araştırma denilir. Mütevâtir olarak nakledilen bilginin kaynağına ait olduğunda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır. Dolayısıyla hadis ilminde sıhhat araştırması âhad rivayetlerin kaynağına aidiyetini tesbit amacıyla yapılmaktadır.
Hadislerin sahih olanını tesbit etme hicrî birinci asırdan itibaren yapıla gelmiştir. Hicrî üçüncü asırda ise sahih hadisleri bir kitapta toplanmış ya da kitaplardaki hadislerin sahih-zayıf olanlarına işaret edilmiştir.
Sıhhat ve hüküm açısından hadisler üç kısma ayrılmaktadır: Sahih, hasen ve zayıf hadisler. Bunlardan sahih ve hasen hadisler makbul, zayıf hadisler merdud grubuna dahil edilmektedir.
A. SAHİH HADİS ( الحديث الصحيح )
Adalet ve zabt sahibi ravilerin muttasıl bir isnadla rivayet ettikleri şâz ve muallel olmayan hadislere sahih hadis denilmektedir.
Bu tarife göre bir hadisin sahih olabilmesi için onda şu beş şartın bulunması gerekmektedir.
1. Ravilerin adalet sahibi olmaları
2. Ravilerin zabt sahibi olmaları
3. Ravilerin arasında kopukluk olmaması
4. Rivayetin şâz olmaması
5. Rivayette herhangi bir illet bulunmamalı
Şimdi bu maddeleri teker teker inceleyelim.
– Ravilerin Adalet sahibi olmaları: Ravinin adalet sahibi olarak kabul edilmesi için şu beş şartın bulunması gerekir. Müslüman olması, Büluğ çağına ermiş olması, akıllı olması, fasık olmaması yani büyük günah işlememesi ve mürüvvet sahibi olması yani genel ahlaka aykırı davranışlar sergilememesi.
– Ravilerin zabt sahibi olmaları: Hadislerin yazılması durumunda, kayıtların doğru ve titizlikle muhafaza edilmesi, ezberlenmesi durumunda ise, hadisi unutmadan ve karıştırmadan ezberlediği gibi doğru bir şekilde aktarılması demektir.
– İsnadın başından sonuna kadar ravilerin arasında bir ya da daha fazla atlanmak süretiyle isnadda herhangi bir kopukluk meydana gelmemesi demektir.
– Rivayetin şâz olmaması: Rivayetin başka bir sika ravinin rivayetine aykırı olmaması demektir.
– Rivayette herhangi bir illetin bulunmaması: Rivayette hadisin sıhhatine zarar verecek herhangi bir gizli illetin bulunmaması demektir.
Bu şartları taşıyan hadislere sahih hadis denilir. Bir hadis hakkında verilen sahih hadis hükmü sıhhat şartlarını taşıdığı anlamına gelmektedir. Bu şartlarından biri ortadan kalkarsa hadisin sahihlik hükmü de kendinden ortadan kalkmış olur.
Bu saydığımız şartların değerlendirilmesi alimler arasında farkılılık gösterebilir. Bazı alimler bir ravi hakkında sika derken diğerleri başka bir değerlendirme yapmış olabilir. Bu da hadisin hükmüne etki edebilir. Dolayısıyla bir alimin sahih hadsi dediğine diğeri başka hüküm verebilir. Yani bir hadisin sahih olup olmadığını söylemek ictihadî bir durumdur.
Sahih Hadisin Çeşitleri
Sahih hadisler, yukarıda belirtilen şartları bizzat veya dolaylı olarak taşımalarına göre iki kısma ayrılmaktadır.
1. Sahih Li Zatihi
Sahih hadisin şartlarından hepsini bizzat taşıyan hadis demektir. Bu tür hadis kendi başına sahih hadis şartlarına uygundur, ayrıca destekçiye ihtiyacı bulunmamaktadır. Buharî ve Müslim’in sahihlerinde sahih li zatihi’ye birçok misal bulmak mümkündür.
Ebu Hüreyre’nin rivayet ettiğiaşağıdaki hadis sahih li zatihi’ye misal olarak verilebilir.
حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَبُو الْأَحْوَصِ عَنْ أَبِي حُصَيْنٍ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلَا يُؤْذِي جَارَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَسْكُتْ
Allah’a ve ahiret gününe inanan komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe inanan misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun.
Bu hadisin bütün ravileri adalet ve zabt sahibidirler. Hadisin isnadında herhangi bir atlama, kopukluk bulunmamaktadır. Hadis şâz ve illetli de değildir. Dolayısıyla hadis sahih hadisin şartlarını bizzat taşıdığından sahih li zatihidir.
2. Sahih Li Ğayrihi
İsnadında zabtın en üst derecesinde olmayan raviler sebebiyle sahihlik şartını kaybeden hadisler hasen seviyesine düşer. Bu tür hadisler başha bir sahih isnadla desteklendiğinde sahih li ğayrihi seviyesine yükselir. Zira bu ikinci isnadla diğer isnaddaki ravinin zabt kusuru telafi edilmiş olur. Bu kısımdaki hadisler sıhhat bakımından sahih li zatihi seviyesinde değildir.
Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği aşağıdaki hadis sahih li ğayrihi’ye misal olarak verilebilir.
حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ حَدَّثَنَا عَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ أَبِي سَلَمَةَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَوْلاَ أَنْ أَشُقَّ عَلَى أُمَّتِي لَأَمَرْتُهُمْ بِالسِّوَاكِ عِنْدَ كُلِّ صَلاَةٍ
Ümmetime sıkıntı vereceğini bilmesem her namaz vakti misvak kullanmalarını emrederdim.
Bu hadisin isnadında bulunan Muhammed b. Amr bazı rivayetlerinde yaptığı hataları sebebiyle hafızasının zayıflığı ile eleştirilmiştir. Bu sebeple hadis hasen seviyesine düşmüştür. Ancak aynı hadis başka isnadlarla da rivayet edilmiştir. Bu isnadlar Muhammed b. Amr’ın hafızasının zayıflığını telâfi etmiş ve hadis hasen olmaktan çıkarak sahih li ğayrihi seviyesine yükselmiştir.
Sahih Hadislerin Dereceleri
Sahih hadisleri kendi aralarında yedi dereceye ayırmışlardır.
1. Buharî ve Müslim’in ortaklaşa kitaplarına aldığı hadisler. Bunlara müttefakun aleyh denir.
2. Buharî’nin yalnız başına rivayet ettiği hadisler.
3. Müslim’im yalnız başına rivayet ettiği hadisler.
4. Buharî ve Müslim’im şartlarına uyduğu halde kitaplarına almadıkları hadisler.
5. Yalnız Buharî’nin şartlarına uygun olan hadisler.
6. Yalnız Müslim’im şartlarına uygun olan hadisler.
7. Buharî ve Müslim’in dışındaki hadis uzmanlarının sahih dedikleri hadisler.
Unutulmamalıdır ki, Buharî ve Müslim’in diğer kitaplara üstünlüğü genel anlamda sahih hadisleri içermesindendir. Her hadis teker teker incelendiğinde farklı sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu konuda Kasım b. Kutluboğa’nın şu tesbiti çok yerindedir; “Bir hadisin sıhhati, hangi kitapta bulunduğuna bakılarak değil, onu nakledenlerin durumlarını bakılarak tesbit edilebilir.”
B. HASEN HADİS ( الحديث الحسن )
Sahih hadisin şartlarını taşımakla beraber ravilerinden biri ya da bir kaçının zabtı sahih hadis ravisine nisbetle daha az olan hadise hasen hadis denilmektedir. Bu tabiri en çok kullanan ve tarifini yapan Tirmizî’dir.
Hasen hadis, yukarıda sayılan şartları bizzat veya dolaylı olarak taşımalarına göre iki kısma ayrılır.
1. Hasen Li Zatihi
Sahih hadisin şartlarından olan ravinin zabtında kusur bulunursa buna hasen li zatihi denir. Yukarıda zikredildiği gibi, bu kusur başka isnadlarla rivayet edilerek giderildiği taktirde bu tür hadis sahih li ğayrihi seviyesine çıkmış olur. Aslında hasen li zatihi, sahih hadisin en alt derecesidir.
Amir b. Rabia’nın rivayet ettiği aşağıdaki hadis hasen li zatihi’ye misal olarak verilebilir.
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ وَمُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ قَالُوا حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَاصِمِ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ قَال سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَامِرِ بْنِ رَبِيعَةَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ امْرَأَةً مِنْ بَنِي فَزَارَةَ تَزَوَّجَتْ عَلَى نَعْلَيْنِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَرَضِيتِ مِنْ نَفْسِكِ وَمَالِكِ بِنَعْلَيْنِ قَالَتْ نَعَمْ قَالَ فَأَجَازَهُ
Fezâre oğullarından bir kadın bir çift ayakkabı karşılığında birisiyle evlenmek istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona, mehir olarak bir çift ayakkabı karşılığında evlenmeye razımısın? Diye sordu. Kadının “evet” cevabını vermesi üzerine Rasülullah evlenmesine izin verdi.
Bu hadisin ravilerinden Asım b. Ubeydullah’ın zabt açısından zayıf olduğu tesbit edilmiştir. Ancak Tirmizî hadisin başka isnadlarla da rivayet edildiğini dikkate alarak onu hasen olarak nitelemiştir.
2. Hasen Li Ğayrihi
Ravisinin zabtının güçlü olmaması sebebiyle zayıf olan bir hadis, başka isnadlarla desteklenmesiyle hasen seviyesine çıkar. Takviye eden isnadlarla hasen seviyesine çıktığı için bu hadis hasen li ğayrihi olarak isimlendirilir. Ravisi yalancı olan, yalanla itham edilen, zabtı çok zayıf olan, şâz,illetli ve benzeri sebeplerle zayıf olan hadisler başka isnadlarla rivayet edilmekle hasen seviyesine yükselmez.
İbn Ömer’in rivayet ettiği aşağıdaki hadis hasen li ğayrihi’ye misal olarak verilebilir.
حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا إِسْمَعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ قَالَ صَلَّيْتُ مَعَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَكْعَتَيْنِ قَبْلَ الظُّهْرِ وَرَكْعَتَيْنِ بَعْدَهَا قَالَ وَفِي الْبَاب عَنْ عَلِيٍّ وَعَائِشَةَ قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ ابْنِ عُمَرَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ
“Hz. Peygamberle birlikte seferi iken öğle namazının farzını iki rekat olarak kıldım. Daha sonra iki rekat da sünnet kıldım.”
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ الْمُحَارِبِيُّ يَعْنِي الْكُوفِيَّ حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ هَاشِمٍ عَنْ ابْنِ أَبِي لَيْلَى عَنْ عَطِيَّةَ وَنَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ قَالَ صَلَّيْتُ مَعَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي الْحَضَرِ وَالسَّفَرِ فَصَلَّيْتُ مَعَهُ فِي الْحَضَرِ الظُّهْرَ أَرْبَعًا وَبَعْدَهَا رَكْعَتَيْنِ وَصَلَّيْتُ مَعَهُ فِي السَّفَرِ الظُّهْرَ رَكْعَتَيْنِ وَبَعْدَهَا رَكْعَتَيْنِ وَالْعَصْرَ رَكْعَتَيْنِ وَلَمْ يُصَلِّ بَعْدَهَا شَيْئًا وَالْمَغْرِبَ فِي الْحَضَرِ وَالسَّفَرِ سَوَاءً ثَلاَثَ رَكَعَاتٍ لاَ تَنْقُصُ فِي الْحَضَرِ وَلاَ فِي السَّفَرِ هِيَ وِتْرُ النَّهَارِ وَبَعْدَهَا رَكْعَتَيْنِ قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ سَمِعْت مُحَمَّدًا يَقُولُ مَا رَوَى ابْنُ أَبِي لَيْلَى حَدِيثًا أَعْجَبَ إِلَيَّ مِنْ هَذَا وَلاَ أَرْوِي عَنْهُ شَيْئًا
Hz. Peygamberle birlikte hazarda ve seferde namaz kıldım. Onunla hazarda öğle namazının (farzını) dört rekat arkasından (sünnetini) iki rekat kıldım. Onunla seferde öğle namazının (farzını) iki rekat arkasından (sünnetini) iki rekat kıldım. İkindi namazının (farzını) iki rekat kıldım, sonrasında bir şey kılmadım. Akşam namazının (farzını) hazarda ve seferde eksikltmeden üç rekat kıldım. O gündüzün kılınan tekli namazıdır. Sonrasında (sünnetini) iki rekat kıldım.
Bu hadisin isnadında bulunan İbn Ebi Leylâ zabtı açısından eleştirilmiş ve zayıf olduğu söylenmiştir. Bu sebeple hadis zayıftır. Ancak Tirmizî aynı hadisi başka bir isnadla daha Tirmizî’nin onu başka bir isnadla rivayet etmesi sebebiyle hasen seviyesine yükselmiş ve hasen li ğayrihi olmuştur.
C. ZAYIF HADİS ( الحديث الضعيف )
Sahih hadis için zikredilen şartlardan birini veya birkaçını taşımayan hadise zayıf hadis denilmektedir. Hadiste zayıflık genelde iki sebepten kaynaklanır: Senedde kopukluk bulunması, ravide cerhi gerektiren bir halin bulunması. Zayıf hadis, sıhhat şartlarını kaybetmesine göre değişik isimler alır. Hadis bazen isnaddaki kopukluktan dolayı zayıf olur, bazen de ravilerin sahip olduğu kusurlar sebebiyle zayıf olur. Şimdi bu iki durumu da zikredelim.
1. İsnaddaki Kopukluk Sebebiyle Zayıf Hadisler
İsnaddaki kopukluğun bulunduğu yer, kopukluğa sebebiyet veren kişi sayısına göre zayıf hadisler çeşitli isimler alır.
a. Muallak Hadis ( الحديث المعلق )
Senedin başından bir veya peş peşe birkaç ravi düşürülerek nakledilen hadistir. Bazı alimlere göre isnadın tamamen hazfedildiği hadise de muallak hadis denilir. Buna göre son ravi direk sahabî ismini ya da Hz. Peygamber’i zikrederek hadisi aktarır.
Muallak hadisin fazlaca örneğine rastlanılan eserlerden biri Buharî’nin Sahih’idir. Buharî bab başlıklarında kaydettiği hadisleri muallak olarak zikretmiştir.
İsnadındaki kopukluk sebebiyle sened tahlili yapılamayan bu tür hadisler zayıf kabul edilmiştir.
b. Munkatı’ Hadis ( الحديث المنقطع )
Etbâu’t-Tabiîn’den olan ravinin tabiîyi atlayarak sahabîden naklettiği hadistir. مالكٌ عَنْ ابن عمر şeklindeki bir senede sahip olan hadis muntakı’dır. Çünkü İmam Mâlik etbâu’t-Tabiîndendir. Sahabî olan İbn Ömer’e yetişmemiş ve ondan rivayet almamıştır. Senedde bilinmeyen (mübhem) عن رجل , عن امرأةgibi ifadeyle zikredilen bir kişinin olmasını da inkıta’ kabul edenler vardır.
Bir hadisin munkatı’ olduğu, isnaddaki raviler arasında hoca-talebe ilişkisinin bulunup bulunmadığı araştırılarak tesbit edilir. Ravilerle ilgili eserlerde bu bilgiyi bulmak mümkündür.
İsnaddan düşen ravinin kim olduğu, dolayısıyla durumu tesbit edilemediği için munkatı’ hadis zayıf kabul edilmiştir.
c. Mu’dal Hadis ( الحديث المعضل )
Senedinde peş peşe iki veya daha fazla ravi atlanmış olan hadistir. Ravi düşmesi açısından mu’dal ile munkatı’ hadis birbirine benzemektedir. Ancak munkatı’ hadiste düşen raviler isnadın farklı yerlerinde iken mu’dal hadiste ravi düşmesi birbiri ardınca meydana gelmektedir.
حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ ثَابِتٍ الْبُنَانِيِّ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ح و حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ الصَّبَّاحِ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ إِسْحَقَ أَخْبَرَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ ثَابِتٍ الْبُنَانِيِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَبَاحٍ عَنْ أَبِي قَتَادَةَ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَرَجَ لَيْلَةً فَإِذَا هُوَ بِأَبِي بَكْرٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ يُصَلِّي يَخْفِضُ مِنْ صَوْتِهِ قَالَ وَمَرَّ بِعُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ وَهُوَ يُصَلِّي رَافِعًا صَوْتَهُ قَالَ فَلَمَّا اجْتَمَعَا عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ يَا أَبَا بَكْرٍ مَرَرْتُ بِكَ وَأَنْتَ تُصَلِّي تَخْفِضُ صَوْتَكَ قَالَ قَدْ أَسْمَعْتُ مَنْ نَاجَيْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ وَقَالَ لِعُمَرَ مَرَرْتُ بِكَ وَأَنْتَ تُصَلِّي رَافِعًا صَوْتَكَ قَالَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أُوقِظُ الْوَسْنَانَ وَأَطْرُدُ الشَّيْطَانَ زَادَالْحَسَنُ فِي حَدِيثِهِ فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَا أَبَا بَكْرٍ ارْفَعْ مِنْ صَوْتِكَ شَيْئًا وَقَالَ لِعُمَرَ اخْفِضْ مِنْ صَوْتِكَ شَيْئًا
Hz. Peygamber bir gece (dışarı) çıktı. Kısık bir sesle namaz kılmakta olan Ebû Bekir’i gördü. Sonra Ömer b. Hattab’ın yanından geçti. O da namazı yüksek sesle kılmakta idi. İkisi de Hz. Peygam¬ber’in yanına gelince, Peygamber (s.a.) “Ey Ebubekir, senin yanından geçtim, kısık sesle namaz kılı¬yordun” buyurdu. O da: Ya Resulallah, ben (sesimi) kendisine münâcâtta bulundu¬ğum zâta işittiriyorum, diye cevab verdi. (Resûl-i Ekrem) Ömer’e de (şöyle) buyurdu, ” senin yanından geçtim, yüksek sesle namaz kılıyordun!” O da (şöyle) cevab verdi, Uyuklamakta olan kimseyi uyandırmak ve şeytanı kovmak için (böyle yapıyorum). Hasan hadise (şunları da) ilâve etti: Bunun üzerine Pey¬gamber (s.a.) Ebubekir’e; “Ey Ebubekir, sesini biraz yükselt!” buyurdu. Ömer’e de: “Sesini biraz kıs” dedi.
Burada hadisin iki senedle ayrı ayrı rivayeti söz konusudur. Birinci senede Sabit el-Bünânî hadisi direk Rasulüllah’a ulaştırırken ikinci senedde Sabit el-Bünânî ile Rasulüllah arasında Abdullah b. Rebah ile Ebu Katâde bulunmaktadır. Buna göre birinci sened mu’dal, ikincisi ise muttasıldır.
Mu’dal hadiste birden çok ravi düştüğünden ve bunların tesbiti mümkün olmadığından munkatı’ hadisten daha zayıftır.
Mu’dal hadisler başta İmam Malik’in Muvatta’ı olmak üzere ilk dönem hadis kaynaklarında bulunmaktadır.
d. Mürsel Hadis ( الحديث المرسل )
Tabiûn neslinden bir ravinin sahabîyi zikretmeksizin direk Hz. Peygamberden naklettiği hadistir. Böyle bir hadisin senedinden bir ya da birkaç sahabî düşmüş olabileceği gibi tabiûn neslinden de bir ya da birkaç kişi düşmüş olabilir. Böyle bir bilinmezlikten dolayı bu tür hadis de zayıf sayılmıştır.
أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرٍ : أَحْمَدُ بْنُ الْحَسَنِ الْقَاضِى حَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ : مُحَمَّدُ بْنُ يَعْقُوبَ أَخْبَرَنَا الرَّبِيعُ بْنُ سُلَيْمَانَ أَخْبَرَنَا الشَّافِعِىُّ أَخْبَرَنَا سَعِيدٌ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِى حُمَيْدٌ الأَعْرَجُ عَنْ مُجَاهِدٍ أَنَّهُ قَالَ : كَانَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- يُظْهِرُ مِنَ التَّلْبِيَةِ :« لَبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْكَ لَبَّيْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ إِنَّ الْحَمْدَ وَالنِّعْمَةَ لَكَ وَالْمُلْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ
Nebi (s.a.) şu şekilde yüksek sesle telbiye getirirdi. “Lebbeky Allahümme lebbeyk, lebbeyke la şerike leke lebbeyk. İnnel hamde ve’n-Ni’mete leke ve’l-Mülk. La şerike lek.”
Senedde Hz. Peygamber’den hadisi rivayet eden Mücahid’dir. Halbuki Mücahid tabiî’dir. Dolayısıyla efendimizin nasıl telbiye getirdiğini görme imkanı yoktur. Anlaşılıyor ki, Hz. Peygamber ile Mücahid arasında en az bir sahabî bulunmaktadır.
Sahabîlerin birbirinden duydukları ama arkadaşını zikretmeden doğrudan Hz. Peygamber’den yaptıkları nakillere sahabî mürseli denilmektedir. İsnaddan düşen ravinin sahabî olduğu bilinen bu tür hadisler zayıf sayılmamışlardır.
Ebu Davud’un el-Merâsîl’i ile Mizzî’nin Tuhfetü’l-Eşrâf bi Ma’rifeti’l-Etrâf’nın son kısmı mürsel hadisleri bir araya getiren eserlerdir. Selahattin Polat’ın Mürsel Hadisler ve Delil Olma Yönünden Değeri adlı eseri, mürsel hadis kavramını ve delil oluşunu inceleyen bir eserdir. İbn Ebi Hâtim’in el-Merâsîl’i ise 1000 yakın mürsel hadis ile 492 bu tür hadisleri rivayet eden raviyi ihtiva etmektedir.
e. Müdelles Hadis ( الحديث المدلّس )
Bir ravinin kendisiyle görüşmediği veya görüşüp de hadis almadığı bir kişiden hadis dinlemiş zannını uyandıracak şekilde rivayet edilen hadistir. Buna göre gerçekte rivayette bulunduğu kişi ya da kişiler gizlenmiştir. Bu durum genelde bir kusuru bulunan kişiyi atlayarak senedin sağlam olduğu hissini uyandırmak için yapılmaktadır.
Bu yapılan işe tedlis bunu yapan kişiye müdellis denilmektedir. Hadis alimleri tedlis yapmayı ravi için önemli bir cerh sebebi saymışlardır.
Müdellis raviler hakkında; el-Kerâbisî, Nesaî, Dârekutnî, Hatîb el-Bağdâdî, İbn Hacer ve Suyutî gibi alimler eser kaleme almışlardır.
2. Ravisindeki Kusur Sebebiyle Zayıf Hadisler
Ravinin zabt kusurları, rivayet ettiği hadisi zayıf hadis konumuna düşürmektedir. Bu kusurdan dolayı zayıf hükmünü almış hadisler aşağıda incelenecektir.
a. Muallel Hadis ( الحديث المعلل )
Sahih hadisin şartlarından biri de muallel olmamasıdır. Bu şartı kaybeden, gizli ve hadisin sıhhatini ortadan kaldıran bir illete sahip olan hadis muallel hadistir. Hadisteki illet ancak işin uzmanı alimler tarafından tesbit edilebilir. İllet tesbit edilene kadar hadisin sahih olduğu düşünülmektedir. Güvenilir ravilerin bazen eksik ezberlemesi, unutması gibi sebeplerle yanıldığı tesbit edilmiştir. Hâkim en-Nîsâbûrî’nin ifade ettiği gibi, illet daha çok güvenilir ravilerin rivayetlerinde aranmalıdır.
Yahya b. Maîn’nin et-Tarih ve’l-İlel’i, Ali b. Medînî’nin İlelü’l-Hadis’i, Ahmed b. Hanbel’in Kitabu’l-İlel ve M’arifetü’r-Rical’i, Tirmizî’nin el-İlellü’l-Kebîr’i, İbn Ebi Hâtim’in İlelü’l-Hadis’i bu konuda telif edilmiş eserlerin en önemlileridir.
b. Muzdarib Hadis ( الحديث المضطرب )
Birbirine aykırı şekilde rivayet edilen sened veya metinlerden biri diğerine tercih edilemeyen hadislere denmektedir. Hadisler arasında görülen aykırılık onlardan birinin hatalı olduğunu göstermektedir. Hangisinin hatalı olduğunu tesbit etme imkanı olmayınca hepsi zayıf kabul edilir. Eğer hatalı rivayet tesbit edilirse onun zayıf diğerinin sahih olduğuna karar verilmiş olur.
حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ مَدُّوَيْهِ حَدَّثَنَا الْأَسْوَدُ بْنُ عَامِرٍ عَنْ شَرِيكٍ عَنْ أَبِي حَمْزَةَ عَنْ الشَّعْبِيِّ عَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ قَيْسٍ قَالَتْ سَأَلْتُ أَوْ سُئِلَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ الزَّكَاةِ فَقَالَ إِنَّ فِي الْمَالِ لَحَقًّا سِوَى الزَّكَاةِ ثُمَّ تَلَا هَذِهِ الْآيَةَ الَّتِي فِي الْبَقَرَةِ لَيْسَ الْبِرَّ أَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ الْآيَةَ
Fatıma bint Kays’ın rivayetine göre zekat hakkındaki soruya Hz. Peygamber, Malda zekattan başka da hak vardır, diye cevap verdi.
حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ عَنْ شَرِيكٍ عَنْ أَبِي حَمْزَةَ عَنْ الشَّعْبِيِّ عَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ قَيْسٍ أَنْهَا سَمِعَتْهُ تَعْنِي النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ لَيْسَ فِي الْمَالِ حَقٌّ سِوَى الزَّكَاةِ
Fatıma bint Kays Hz. Peygamber’i Malda zekattan başka bir hak yoktur buyururken işittiğini rivayet etmiştir.
Her ikisi de Fatıma bint Kays’dan rivayet edilen bu rivayetler birbirine zıt görünmektedir. Bu bakımından bu hadis muzdaribdir.
Muzdarib hadise birçok örneği İlelü’l-Hadis eserlerinde bulmak mümkündür. Nitekim Dârekutnî’nin İlelü’l-Hadis’inde muzdaribin birçok misali görülmektedir. İbn Hacer’in el-Mukterib Fi Beyâni’l-Muzdarib isimli eseri de bu konuda bilinmesi gereken bir eserdir.
c. Münker Hadis ( الحديث المنكر )
Zayıf ravinin güvenilir ravilere aykırı olarak rivayet ettiği ve bu rivayetiyle tek kaldığı hadislerdir. Kendisine aykırı olarak rivayet edilen güvenilir ravinin hadisi ise ma’rûf olarak isimlendirilir ve sahih kabul edilir.
Münker hadislerle ilgili Abdurrahman b. Nüveyfi’ b. Falih Sülemî’nin el-Hadsü’l-Münker inde nukkâdi’l-Hadis isimli eseri bulunmaktadır.
d. Şâz Hadis ( الحديث الشاذ )
Sika bir ravinin, sika ravilere veya kendisinden daha sika olan bir raviye zıt olarak ve tek kalarak rivayet ettiği hadislerdir. Bazı alimler sadece bir isnadı bulunan, tek bir ravi tarafından rivayet edilen hadisleri de şâz olarak isimlendirmişlerdir.
Güvenilir ravi veya ravilere aykırı olduğu için şâz hadis zayıf kabul edilmektedir
e. Maklûb Hadis ( الحديث المقلوب )
Sened veya metindeki kelime veya cümlelerde yer değiştirme (takdim-tehir) yapılmış hadislerdir. Bu değişiklik bilerek yapıldığı gibi yanlışlıkla da yapılmış olabilir. Bilerek yapma ravinin adalet sıfatını, yanlışlıkla yapma zabt sıfatını cerhe sebep olur.
f. Müdrec Hadis ( الحديث المدرج )
Sened veya metne aslında bulunmayan bir şey eklenmiş hadistir. Bu eklemeler senedde veya metinde olabilir.
Müdrec rivayetlerin hadislerin genellikle şifahî olarak rivayet edildiği dönemde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Sahabî veya ondan sonraki ravi, rivayet ettiği hadisin sonuna bir söz ekler ya da bir açıklamada bulunur. Daha sonraki ravi de bunu söyleyenenine işaret etmeden hadisle birlikte nakleder. Durumu bilmeyenler ise bütün metnin Rasulüllah’a ait olduğunu zannederek rivayet eder.
Müdrec hadislerle ilgili telif edilen ilk eser Hatîb el-Bağdadî’ye ait olan el-Fasl Li’i-Vasli’l-Müdrec Fi’n-Nakl adlı eserdir. Bu eser senedinde ve metninde idrac bulunan 111 rivayeti içermektedir.
g. Musahhaf ve Muharref Hadis ( الحديث المصحّف والمحرّف )
Sened veya metinde noktalama ve harekeleme hatası yapılmış olan hadise musahhaf, harf hatası yapılmış hadise ise muharref denir. Bu tür hatalar, daha çok hadisin doğrudan kitaptan alınmasıyla ortaya çıkmaktadır.
Arap yazısında ilk günlerde hareke ve noktalama işaretleri bulunmamaktaydı. İşte bu dönemde doğrudan yazılı malzemeden yapılan nakillerde bu tür hataların bulunması tabiidir. Hdis alimlerinin hadis tahammülünde sema ve kıraat metotları üzerinde durmalarının sebebi de hadislerde olabilecek tashif ve tahrifi önlemek içindir.
Musahhaf ve muharref hadisler zayıf kabul edilmektedir. Ravinin çok miktarda tashif yapması da zabt bakımından zayıf kabul edilmesine sebep olur.
Musahhaf ve muharref hadislerle ilgili telif edilen eserlerden bazıları şunlardır: Hasan b. Abdullah el-
Askerî’nin Tashîfâtu’l-Muhaddisîn, Hatîb el-Bağdâdî’nin Telhîsü’l-Müteşâbih fi’r-Resm…
Ahmet Yücel, Hadis Usûlü, 213
İ.L.Çakan, Hadis Usûlü, 105
Müslim, İman, 75
Tirmizî, Taharet, 18; Müslim, Taharet, 42; Buharî, Temenni, 9; Cuma, 8
Yücel, a.g.e., 225
Çakan, a.g.e., 108
Kasimî, Kavaidu’t-Tahdîs, 59
Tirmizî, İlel, s. 8
Tirmizî, Nikah, 22
Yücel, a.g.e., 227
Yücel, a.g.e., aynı yer
Tirmizî, Salat, 265
Tirmizî, Salat, 393
Yücel, a.g.e., 223
Ebu Davud, Salat, 5/25
Beyhakî, Sünenü’l-Kübra, II, 1
Hâkim, M’arife, 71
Yücel, a.g.e., 242
Tirmizî, Zekat, 27
İbn Mâce, Zekat, 3
Mustafa Acığlu, Hadis İlmihali, 140
Yücel, a.g.e., 249
Hatîb, el-Kifâye, 253
Yücel, a.g.e., 252
(6772)