Siyer Coğrafyası’nda Hanifler ve Sabiiler

Siyer Coğrafyası’nda Hanifler Ve Sabiiler

Hanif Kelimesinin Kur’an Da Geçtiği Yerler

وَقَالُوا كُونُوا هُودًا أَوْ نَصَارَى تَهْتَدُوا قُلْ بَلْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِين

Bakara 135.

135. (Yahudiler Ve Hıristiyanlar Müslümanlara:) Yahudi Ya Da Hıristiyan Olun Ki, Doğru Yolu Bulasınız, Dediler. De Ki: Hayır! Biz, Hanîf Olan İbrahim’in Dinine Uyarız. O, Müşriklerden Değildi.

Ali-İmran 67.

مَا كَانَ إِبْرَاهِيمُ يَهُودِيًّا وَلَا نَصْرَانِيًّا وَلَكِنْ كَانَ حَنِيفًا مُسْلِمًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

İbrahim, Ne Yahudi, Ne De Hıristiyan İdi; Fakat O, Allah’ı Bir Tanıyan Dosdoğru Bir Müslüman İdi; Müşriklerden De Değildi.

Ali-İmran 95.

قُلْ صَدَقَ اللَّهُ فَاتَّبِعُوا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

De Ki: Allah Doğruyu Söylemiştir. Öyle İse, Hakka Yönelmiş Olarak İbrahim’in Dinine Uyunuz. O, Müşriklerden Değildi.

Enam 79.

إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ

Ben Hanîf Olarak, Yüzümü Gökleri Ve Yeri Yoktan Yaratan Allah’a Çevirdim Ve Ben Müşriklerden Değilim.

Enam 161.

قُلْ إِنَّنِي هَدَانِي رَبِّي إِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ دِينًا قِيَمًا مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

De Ki: Şüphesiz Rabbim Beni Doğru Yola, Dosdoğru Dine, Allah’ı Birleyen İbrahim’in Dinine İletti. O, Ortak Koşanlardan Değildi.

Yunus 105.

وَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكِينَ وَأَنْ أَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفاً

Ve (Bana) Hanîf (Allah’ın Birliğini Tanıyıcı) Olarak Yüzünü Dine Çevir; Sakın Müşriklerden Olma, Diye (Emredildi).

Nahl 120.

إِنَّ إِبْرَاهِيمَ كَانَ أُمَّةً قَانِتاً لِلّهِ حَنِيفاً وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

İbrahim, Gerçekten Hakk’a Yönelen, Allah’a İtaat Eden Bir Önder İdi; Allah’a Ortak Koşanlardan Değildi.
Nahl 123.

ثُمَّ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ أَنِ اتَّبِعْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفاً وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

Sonra Da Sana: «Doğru Yola Yönelerek İbrahim’in Dinine Uy! O Müşriklerden Değildi» Diye Vahyettik.

Rum 30.

فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَا تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

(Resûlüm!) Sen Yüzünü Hanîf Olarak Dine, Allah İnsanları Hangi Fıtrat Üzere Yaratmış İse Ona Çevir. Allah’ın Yaratışında Değişme Yoktur. İşte Dosdoğru Din Budur; Fakat İnsanların Çoğu Bilmezler.

Kur’an’da Hunefa Kelimesinin Geçtiği Yerler

Hac 31.

حُنَفَاء لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ وَمَن يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَكَأَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَاء فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ أَوْ تَهْوِي بِهِ الرِّيحُ فِي مَكَانٍ سَحِيقٍ

Kendisine Ortak Koşmaksızın Allah’ın Hanifleri (O’nun Birliğini Tanıyan Müminler Olun). Kim Allah’a Ortak Koşarsa Sanki O, Gökten Düşüp Parçalanmış Da Kendisini Kuşlar Kapmış, Yahut Rüzgâr Onu Uzak Bir Yere Sürüklemiş (Bir Nesne) Gibidir.

Beyyine 5.

وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاء وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ وَذَلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ

Hâlbuki Onlara Ancak, Dini Yalnız O’na Has Kılarak Ve Hanifler Olarak Allah’a Kulluk Etmeleri, Namaz

Kılmaları Ve Zekât Vermeleri Emrolunmuştu. Sağlam Din De Budur.

– Ayetlerin Değerlendirmesi:

1- Haniflik Şirkin Ve Müşrikliğin Zıddıdır. Zaten Hanif Kelimesine De, Her Türlü Batıldan Yüz Çevirip, Hakka Yönelmek Gibi Temel Bir Anlam Verilir.

2- 8 Yerde Geçtiği Üzere Hep Hz. İbrahim İle İlişkilendirilir.

3- İbrahim’in Ne Yahudi Ne Hrıstiyan Olduğu, Asıl Hanif Bir Şekilde Müslüman Olduğu Söylenir.

4- İki Ayette De – Ki Bunlar Yunus 10 İle Rum 30’dur- Efendimiz’e İnanlarda Hanif Diye İsimlendirilir.

Tüm Bu Verilerden Elde Ettiğimiz Sonuç Şudur:

1- Haniflik; Efendimiz’den Önce Herhangi Bir Dini Çevreye Tabi Olmayıp, Kendilerini İbrahimi Dine Nispet Eden, İçlerinde Bazı Problemler Olsa Da Tevhid Ehli Sayılan, Fetret Döneminde Yaşamış Müslümanlardır.

2- Kur’an’ın Nazil Olmasından Sonra İse Bu Çevreden O Gün İçin Hayatta Olanların Büyük Bir Kısmı İman Edip, Efendimiz’e Koşmuşlardır Ama Bir Kısmı İse Çeşitli Mülahazalarla İnkâr Yolunu Tutmuşlardır.

– Kur’an, Kavramların Oluşumu Ve Kelimelerin Kullanımı Konusunda 3 Temel Tasarrufta Bulunmuştur.

Bu 3 Temel Noktayı Şöyle Özetleyebiliriz:

A- Yeni Anlam İdhali: Kullanılan Bazı Kelimelere Kur’an Çok Farklı Anlamlar Giydirerek Yeniden Tedavüle Sürmüştür. Takva Ve Salât Kavramı Gibi…

B- Anlam Daraltması Veya Genişletmesi: Kur’an’ın Kelimeler Üzerinde Ki İkinci Tasarrufu Da, Kelimeyi İlk Anlamından Koparmadan Ya Onun Anlamını Biraz Daraltmak Veya Genişletmek Şeklinde Olmuştur.

Mesela; Sadaka, İnfak Gibi…

C- Kelimeyi Aynen Muhafaza Etmesi: Üçüncü Ve Son Nokta İse, Kelimelere Herhangi Bir Müdahalede Bulunmadan, Önceden Nasıl Kullanılıyorsa, Aynı Anlamı Muhafaza Ederek Kullanmaya Devam Etmesidir. Bu Tarz Kelimelere De Şunları Örnek Olarak Verebiliriz: Leyl, Kadr, Beşer, İnsan, Tayyip, Habis, Mele, Mütref, Yevm, Dehr, Asr, Vb…

– Hanif Kavramı Şöyle Bir Süreç Geçirmiştir.

1- Önce Bu Kavram Mevcut Dini Çevrelerden Hiçbirine Dahil Olmayan, Her Çevre Tarafından Eleştirilip, Mülhid Olarak İlan Edilen Ama Aslında Tevhid Ehli Olan Nübüvvet Öncesi Yaşayanlar İçin Kullanılmıştı.

2- Kur’an Nazil Olmaya Başlayınca Bu İlk Manaya Uygun Olarak, Hanif Kelimesini Tevhid İle Özdeşleştirerek, Şirke Kapı Açmamak Olarak Kullanıldı.

3- Nüzul Sürecinin Ortalarında Bu Kavram Yepyeni Bir Anlam Kazandı; Bu Anlam, Samimiyetti.

– O Günün Dünyasındaki Hanifleri Şöyle Sınıflandırabiliriz:

1- Nübüvvetten Önce Yaşayan Ve O Hal Üzere De Vefat Edenler.

• Ka’b İbn Lüeyy…
• İbn Heyyeban…
• Kuss İbn Saide…
• Zeyd İbn Amr İbn Nüfeyl…

2- Nübüvvete Yetişmelerine Rağmen İman Etmeyip, İnkâr Yolunu Tutanlar.

• Ebû Amir İbn Seyfi
• Ebû Kays İbn Eslet…
• Ümeyye İbn Ebi Salt…

3- Nübüvete Yetişip Hanifliklerini İslam İle Devam Ettirenler.

• Varaka B. Nevfel
• Hz. Hatice
• Hz. Ebû Bekir
• Said B. Zeyd
• Ve Efendimiz (Sas)

“ İnanmadığım Ve Bu Güne Kadar Değer Vermediğim Cansız Nesneler Adına Beni Yemine Mi Çağırıyorsun? Bana Sevimsiz Gelen O Putlar Adına Bugüne Kadar Asla Yemin Etmedim, Bugünden Sonrada Asla Yemin Etmeyeceğim”

Sabiilik:

Sabiilik Konusundaki Düşünceleri 6 Temel Başlık Altında Toplayabiliriz.

1- Mesudi’nin Benimsediği Ve Dile Getirdiği Düşünceye Göre Sabiilik, Haniflikle Eşanlamlıdır. Ona Göre Kur’an’da Adı Anılan Sabiler Haniflerdir. Ama Bir Ayrıntıya Daha Değinir Mesudi Ve Derki; Bunlar Genellikle İran Ve Roma İçerisinde Yaşayan Ama Onların Dini Düşüncelerini Kabul Etmeyip, Tevhid Ehli Olarak Kalan İlk Haniflerdir.

2- Sabiliği Mecusilik İle Açıklayanlardır. Bu Tamamen Yanlış Bir İddiadır. Kur’an Hac 17’de Mecusilik İle Sabiliği İki Ayrı Dini Çevre Olarak Saymıştır.

3- Katade’nin Dile Getirdiği Şekliyle Meleklere Tapan, Melekleri İkinci Dereceden İlah Gören Dini Bir Zümredir.

4- Razi’nin Tarihi Bazı Delillerle Takdim Etmeye Çalıştığı Şekliyle Allah Yanında Yıldızlara Ve Burçlara Tapan, Daha Doğru İfade İle Bunları 2. Dereceden İlah Olarak Gören Bir Anlayışa Sahip Olanlardır. Bunlar İçerisinde Güneşe Tapıp, 5 Vakit Namaza Benzer Bir İbadet Edenlerin Bile Var Olduğunu Kaynaklarımız Belirtmektedir.

5- Kendilerini Hz. Yahya’ya Nispet Eden Takdis Geleneğini Devam Etiren Ve Şuanda Da Yaygın Olarak Irak’ta Ve Kısmen İran’da Varlıkları Bulunan Bir Dini Çevredir. Bunlar Aslında Yahudilerden Ayrılmış Ve Tevhidi Benimsemiş Bir Mezheptir. Şuan Bile 60-70 Bin Civarında Mensubu Bulunan Ve Son Zamanlarda Kutsal Metinleri Gün Yüzüne Çıkarılan Bir Çevredir. Bu Sabiliğin Kelime Anlamına Da Uygun Bir Yorumdur. Çünkü Sabiî, Se-Be Kökünden Gelir, Bu Köke En Temel Anlam Olarak; “Vaftiz Olmak, Suya Dalmak, Yıkanmak, Temizlenmek” Anlamları Verilir.

6- O Gün İçin Mevcut Olan Tüm Dini Düşüncelerin Dışında Kalan, Her Din Mensubuna Göre Mulhid Sayılan Bir Kesimdir. Araplar, Eğer Biri Dinden Çıkarsa Ona; “Sabbe Fulan, Filanca Dinden Çıktı” Derlerdi. Bunun İçin Mekke Ahalisi Efendimiz’e Sabi Diyorlardı. Çünkü Efendimiz Mekke’nin Mevcut Dini Yapısından Ayrılmış, Yeni Bir İnanç Düzlemine Tabi Olduğunu Onlara Duyurmuştu. Hatta Abdullah İbn Ömer Şöyle Bir Rivayet Aktarır Bize: “Babam Müslüman Olmadan Önce Efendimiz’e Sabi Derdi. Müslüman Olunca Mekke Babama Sabi Demeye Başladı.” Dolayısı İle Sabilik O Günün Genel Dini Düşüncesine Aykırı Davranan, O Düşünceyi Kabul Etmeyen Herkes İçin Kullanılırdı.

(1770)