Son Yıllarda Yapılan Siyer Çalışmalarının Genel Bir Değerlendirmesi
İslam Tarihinin ilk asrından günümüze kadar Hz. Peygamber’in hayatını konu alan çok sayıda çalışma telif edilmiştir. Cumhuriyet döneminde siyerle ilgili kayda değer bir birikim meydana geldiği ve son yıllarda Hz. Peygamber’in hayatını konu alan çalışmaların sayısında ciddi bir artış olduğu müşahede edilmektedir. Ülkemizde siyere dair yazılanların genel bir tablosunun çıkarılmasının hem geçmişi değerlendirmede, hem de geleceğe ilişkin hedeflerin belirlenmesinde yararlı olacağı düşüncesiyle bu tebliğde** Cumhuriyet döneminde kitap, makale, tebliğ ve tez türünden hazırlanmış çalışmalar hakkında genel bir tablo ortaya konmaya çalışılacaktır. Ayrıca yakın tarihimizde yaşanan kimi siyasî, sosyal, ekonomik gelişmelerin, hatta küresel olayların çalışmalara ve çalışma konularına etkilerine de yer yer işaret edilecektir.
Tebliğde kullanılan veriler, yayımlanmış kitap, makale ve tebliğler ile lisansüstü tez olarak sunulmuş çalışmalar dikkate alınarak hazırlanmıştır. Bilimsel e-dergilerde yayımlanan makaleler hariç, son yıllarda gittikçe yaygınlık kazanan internet ortamındaki yayımlar, bu çalışma için veri kaynağı olarak kullanılmamıştır. Yeri gelmişken şunu da ifade etmek gerekir ki, çalışmaların muhtevası ve ilmî durumu hakkında değerlendirmeler yapmak, bu çalışmanın hedeflerinden değildir.
Tebliğde kullanılan veriler, çeşitli kataloglar taranmak suretiyle bir araya getirilmiş ve tespit edilen 1800’ü aşkın çalışma sayısal veriye dönüştürülmüştür. Kuşkusuz dikkatten kaçan ya da unutulan bazı çalışmalar vardır; ancak ortaya konan tablo, fikir verebilecek durumdadır. Veriler tespit edilirken sadece İslam Tarihi değil, hadis, tefsir, fıkıh gibi bilim dallarında hazırlanan bazı çalışmalar da dikkate alınmıştır. Ancak Hz. Peygamber’in hayatıyla ilgili akademik camianın telifleri içinde İslam Tarihçilerinin ağırlığının olduğu söylenebilir.
A. Yüksek Din Öğretimi İle Siyer Çalışmaları Arasındaki İlişki
Bilindiği gibi 1981 yılına kadar Ankara İlahiyat Fakültesi ile Erzurum İslâmî İlimler Fakültesi’nce yürütülen dinî alandaki Lisansüstü çalışmalar, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra Enstitülere bırakıldı. Aynı zamanda bu kanunla Yüksek Din Öğretimi yeniden yapılandırıldı. YÖK’ten önce Yüksek Din Öğretimi, Üniversitelere bağlı iki Fakülte ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı sekiz Yüksek İslâm Enstitüsünce yürütülüyordu. 1981’de Yozgat Yüksek İslâm Enstitüsü kapatıldı. 1982’de Erzurum Yüksek İslâm Enstitüsü Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi’yle, İlahiyat Fakültesi adı altında birleştirildi. Diğer Yüksek İslâm Enstitüleri de İlâhiyat Fakültelerine dönüştürülerek bulundukları şehirlerdeki Üniversitelere bağlandı.
Daha sonraki yıllarda yeni Fakülteler kuruldu. İlahiyat Fakültelerindeki önemli yapısal değişimlerden biri 1998 yılında gerçekleştirildi. Fakülteler, İlahiyat programı ile İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği programı olmak üzere iki program olarak yapılandırıldı. İlahiyat programından mezun olanların ilköğretim öğretmeni olarak istihdam imkânları sona ermiş oldu. O sırada mevcut olan Fakültelerin onbirinde (Ankara, Marmara, Selçuk, Erciyes, Dokuz Eylül, Atatürk, Uludağ, Ondokuz Mayıs, İstanbul, Dicle ve Çukurova) açılan İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Programına (İstanbul ve Dicle hariç olmak üzere) dokuz Fakültede öğrenci aldı. 2006 yılında alınan bir kararla öğretmenlik programları Eğitim Fakültelerine bağlandı. Halen İlahiyat Fakültelerinin olmadığı bazı Üniversitelerde (Kilis 7 Aralık Ü., Muş Alparslan Ü., Artvin Çoruh Ü.) de İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Programı açılmış durumdadır.
1989 yılından itibaren İlahiyat Fakültelerinin himayesinde açılan ve önlisans eğitimi veren İlahiyat Meslek Yüksekokulları [İstanbul (M.Ü.), İzmir (D.E.Ü.), Bursa (U.Ü.), Erzincan (Ata.Ü.), Trabzon (K.T.Ü.) ve Van (Y.Y.Ü.)] 1999 yılından sonra öğrenci almamıştır. Bundan sonra Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İlahiyat Önlisans Programı’na öğrenci alınmıştır. Son yıllarda bazı Fakültelerde İlahiyat Lisans Tamamlama (İLİTAM) Programı ile Önlisans mezunları, dört yıllık lisans mezunu olma imkânına kavuşmuştur.
Yüksek Din Öğretimi ile siyer çalışmaları arasında bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır. Birinci dönem olarak nitelendirilebilecek Darülfünun İlahiyat Fakültesi’nin açık olduğu yıllar ile takip eden yıllarda yayın sayısı oldukça azdır. Ankara Ü. İlahiyat Fakültesi açıldıktan sonra yayın sayısında ciddi bir artış meydana gelmiştir. Üçüncü dönem olarak nitelendirdiğimiz Yüksek İslâm Enstitülerinin açıldığı yıllarda yayın sayısı iki katına çıkmış; bunu takip eden yıllarda yayın sayısı yine iki kattan fazla artmıştır. Bu dönemin aynı zamanda akademik çalışmaların arttığı yıllar olduğu unutulmamalıdır. Siyer alanındaki yayın artışının en fazla görüldüğü yıllar, doksanlı yılların başında yeni fakültelerin açıldığı dönemdir. Bu dönemde yıl başına yaklaşık 66 yayın düşmektedir. Bununla birlikte 90’lı yılların sonunda ülkemizdeki siyasî gelişmelere paralel olarak yayın sayısında bir gerileme olmuştur. Takip eden yıllarda yayın sayısında bir düşme var gibi görünse de bunun elimizdeki verilerin eksikliğinden kaynaklanmış olması muhtemeldir.
Fakülteler Kuruluş Yılı Kitap Makale Tebliğ Yüksek Lisans Tezleri Doktora Tezleri Öğretim Ü. T. Toplam Yıl Başına Yayın Sayısı*
B. Çalışmaların Yıllara Göre Dağılımı
Siyer alanında yapılan çalışmaların önemli bir kısmı kitaplardan oluşmaktadır (%41). İkinci sırada makaleler yer alır (%36). Yayımlanan makalelerin sayısı kitaplara yakındır. Üçüncü sırada tebliğler, dördüncü sırada Yüksek Lisans tezleri, beşinci sırada Doktora ve Öğretim Üyeliği tezleri bulunmaktadır. Özellikle son yıllarda yayımlanan bazı popüler dergilerdeki makalelerin listemizde yer almamış olabileceğini hesaba katarsak makale sayısının biraz daha fazla olduğu söylenebilir. Yüksek Lisans (%9,5) ve Doktora-Öğretim Üyeliği tezlerinin (%2,7) sayıları arasında bir denge olduğu görülmektedir. Doktora tez sayısı, Yüksek Lisans tezlerinin yaklaşık üçte biri kadardır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında telif ya da çeviri olarak yayımlanan siyer çalışmalarının sayısı oldukça azdır. Bunun, dinle ilgili resmi politikalar, yayım imkânının az olması, okur-yazar sayısının azlığı, din eğitimiyle ilgili kısıtlamalar ve akademik düzeyde din eğitimi yapılamaması gibi sebeplerden kaynaklandığı söylenebilir. Bu sebeple ilk yıllarda siyer alanındaki yayımların, daha çok Osmanlı döneminde halk arasında muteber olan birkaç kitabın yanı sıra bazı müsteşriklerin kitaplarının çevirisinden ibaret olduğu söylenebilir.
Yukarıda siyer alanında hazırlanan çalışmaların sayısal artışıyla akademik dinî eğitim arasında bir ilişki olduğunu söylemiştik. Hazırlanan çalışmalara bakıldığında önemli bir bölümünün akademik hayatın gereği olarak, tez, makale ya da tebliğ türünde olduğu ya da akademisyenler tarafından kaleme alındığı görülecektir.
Bilimsel makale, tebliğ ve tez türü çalışmalar ise yaklaşık son otuz yıla ait ürünler olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle makale ve tebliğlerin son yıllarda arttığı, bu çalışmalar çerçevesinde siyerin daha derinlemesine incelendiği görülmektedir. Bu çalışmaların ileriki yıllarda daha sağlıklı ve kapsamlı siyer kitaplarının telifine katkı sağlayacağını umuyoruz.
Çalışma sayısını yıllara böldüğümüzde yıl başına 22 yayın düşmektedir. Bu, ortalama ayda iki yayın yapıldığı anlamına gelir. Kitaplar açısından bakıldığında yılda 8,5 kitap yayımlandığı görülür. Yayımlanmış kitap sayısının düşük çıkmasının sebebi, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki yayın sayısının azlığıdır.
Tespit ettiğimiz siyer alanındaki çalışmaların %40,6’sı (743) kitap türündedir. Hz. Peygamber hakkında yapılan çalışmalarda altmışlı yıllardan başlayarak artışlar olmuştur. En yoğun artışların ikibinli yıllarda olduğu, özellikle 2005 yılından itibaren ciddi bir artış olduğu müşahede edilmektedir. Çalışmaların sayısal artışında İlahiyat Fakültelerinde yürütülen akademik araştırmaların yanı sıra son yıllarda Kutlu Doğum haftaları çerçevesinde yapılan etkinlikler de önem arz etmektedir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren siyerle ilgili bazı makaleler yayımlanmışsa da bunların çoğu popüler ve irşat amaçlı makalelerdir. Son yıllarda İlahiyat Fakültelerinin sayısının artması ve hem Fakültelerde, hem de öğretim elemanlarının çabalarıyla çıkarılan dergiler, siyer alanındaki ilmî makale sayısını önemli ölçüde artırmıştır. Özellikle akademik ilerleme için hakemli dergilerde makale yayımı koşulunun getirilmesi, makale sayısının artmasında önemli bir etkiye sahiptir. Öte yandan makalelerin hakemli olmasının şart koşulması, kaliteyi artıran bir etkendir. Hakemlik sisteminde gözlemlediğimiz bazı sorunların zamanla yaygınlaşacak objektif kriterlerin oluşturulmasıyla aşılacağını umuyoruz.
1997 yılından itibaren makale sayısında ciddi bir artış olduğu görülmektedir. Tespit ettiğimiz 650 makalenin %53’ü (344) 2000-2009 yılları arasında, son 10 yılda yayımlanmıştır. 2010 yılı verilerinin eksik olduğu hesaba katılırsa bu sayının biraz daha yüksek olması gerekir.
Son yıllarda sempozyum, kongre, panel, çalıştay ve benzeri ilmî toplantıların sayısında epey artışlar oldu. Bu sebeple ilmî toplantılarda sunulup yayımlanan çalışmaların önemli bir kısmı son yıllarda hazırlanmıştır. Bunda İlahiyat Fakültelerinin öncülük yaptığı görülmektedir. Öte yandan Kutlu Doğum Haftası kutlamaları çerçevesinde yapılan programlar da bu çalışmaların sayısını artırmıştır. Tespit ettiğimiz 211 tebliğin 180’i (%85) son 10 yıl içinde yayımlanmıştır. Ayrıca 1993 yılında da 12 (%6) kadar tebliğin sunulduğu görülmektedir ki, bunların çoğu İzmir’de düzenlenen Ebedi Risalet Sempozyumu’nda sunulan tebliğlerdir.
YÖK’ün kuruluşundan sonra ülkemizde Yüksek Lisans tezleri hazırlanmaya başlanmıştır. Doktora çalışmaları ise daha önce Fakültelerde yürütülürken YÖK’le birlikte Enstitülerde yaptırılmaya başlanmıştır.
Hazırlanan tezler, işin tabiatı gereği siyerin belirli bir konusuyla ilgilidir. Bu çalışmalar sayesinde Hz. Peygamber’in hayatının ayrıntılı bir şekilde incelenmesi mümkün olmaktadır.
Tez olarak hazırlanan çalışmaların bir kısmı yayımlanmış ise de çoğunun yayımlanmadığı bir gerçektir. Yayımlandığını tespit ettiğimiz Yüksek Lisans tezlerinin sayısı Doktora tezlerine göre daha azdır. 174 Yüksek Lisans tezinden sadece 11’i yayımlanmıştır (%6).
Doktora Tezlerinin (45) ise %42’si (19) yayımlanmıştır. Tespit ettiğimiz 5 Öğretim Üyeliği tezi de yayımlanmıştır. Onları da dâhil ettiğimizde yayımlanmış tez sayısı %48’i bulmaktadır.
Yayımlanmış tez sayısı açısından Yüksek Lisans ile Doktora tezleri arasındaki bu fark, Doktora çalışmalarının bir tecrübe sonucu hazırlanması, konuların yayıma uygun konular arasından seçilmesi ve çalışmalara daha fazla emek verilmesi sebebiyledir.
Ülkemizde yapılan siyerle ilgili Yüksek Lisans tezlerinin tamamı 1984-2010 tarihleri arasında hazırlanmıştır. 1997 yılına kadar sayısal bir artış dikkati çekmekte, bundan sonraki birkaç yılda düşmeler görülmektedir. Bunun siyasal gelişmelerle ilgili olması muhtemeldir. 2001 yılından başlayarak artış görülmesi, öğrenci affıyla ilgili olsa gerektir. 1993, 1995, 2000 ve 2005 yıllarında çıkarılan öğrenci aflarının ardından tez sayılarının arttığı hususu tabloya yansımıştır.
Son yıllarda İlahiyat Fakültelerinin ve akademisyen sayısının artması, tez sayılarında ciddi bir artış meydana getirmiştir. Nitekim yapılan tezlerin yaklaşık yarısı (83, %48) son 10 yılda hazırlanmıştır.
Siyerle ilgili tespit ettiğimiz Doktora ve Öğretim Üyeliği tezlerinin %87’si (39) YÖK’ün kuruluşundan sonra 1986-2008 yılları arasında hazırlanmıştır. Öğretim Üyeliği tezi olarak hazırlanıp daha sonra Doktora tezi olarak sunulan 5 çalışma ise YÖK döneminden önce 1979-1983 yılları arasında hazırlanmıştır.
C. Çalışma Konuları ve Çalışmaların Konulara Göre Dağılımı
Tercih edilen çalışma konuları etraflıca incelendiğinde Hz. Peygamber’in hayatını bir bütün olarak ele alan biyografilerin belki de talebe bağlı olarak her dönemde yayımlandığı söylenebilir. Diğer konuların tercihinde ise güncel tartışmaların, siyasî, sosyal ve ekonomik gelişmelerin etkili olduğu dikkat çekmektedir.
Çalışma konularının çeşitli etkenlerle belirlendiği malumdur. Hz. Peygamber hakkında yayımlanan çalışmaların önemli bir kısmını meydana getiren kitaplar arasında Hz. Peygamber’in hayatını kronolojik olarak ele alanların büyük bir yekûn tuttuğu söylenmelidir.
Çalışmaların bir bölümü Hz. Peygamber’in hayatının bir yönüne işaret etmekte ya da başka konularla birlikte Hz. Peygamber’in hayatına da değinmektedir. Özelikle makale, tebliğ ve tez olarak hazırlanan çalışmalarda konu olarak Hz. Peygamber’in hayatının belirli bir olayı ya da dönemi tercih edilmiştir.
Hz. Muhammed’in peygamberliğiyle ilgili çalışmalar, vahiy, vahyin tespiti ve yazılması, Hz. Muhammed’in peygamberliğinin evrenselliği, son peygamber oluşu, ismeti, fetaneti, mucizeleri, rüyaları, dindeki konumu, ona itaat, teşri faaliyetleri ve ictihadı, adaleti, örnekliği, özellikleri, nübüvvet mührü, sünneti, fiilleri ve tasarrufları, yanılması, sapmaları düzeltmesi, Kur’ân’la ilişkisi ve ibadet hayatı gibi konular etrafında yoğunlaşmıştır.
Hz. Peygamber’in kişiliğini ve beşerî özelliklerini ele alan çok sayıda çalışma da yapılmıştır. Özellikle ahlakı, yaşayışı, şahsiyeti, güvenilirliği, vefakârlığı, merhameti, hoşgörüsü, şefkati, sevgisi, sağduyusu, zühdü ve takvası, sabrı, üzüntüsü, kaygısı, öfkesi, tebessümü, şemaili, görünüşü, beşeri yönü, ümmiliği, hitabeti, fesahati ve belagati, görüşleri ve beden dili etrafında bazı çalışmalar yapılmıştır. Yine Hz. Peygamber’in beşerî yönünü öne çıkaran üzüntüsü, kaygısı, öfkesi ve tebessümü ile ilgili çalışmalar yapıldığını da görüyoruz.
Hz. Muhammed’in esas görevi olan ilahî mesajı tebliğ etme, insanları eğitme ve onlara dini öğretme görevi etrafında epey çalışma yapılmıştır. Bu başlık altına girebilecek 80 (%4) kadar çalışma tespit ettik. Çalışmaların yıllara dağılımına bakıldığında bu başlık altındaki çalışmaların genel tabloya paralel olarak son yıllarda arttığı görülür.
Araştırmacıların ilgisini çeken çalışma alanlarından biri, Hz. Peygamber’in aile hayatı ve hanımlarıdır. Özellikle aile hayatının örnek alınması ve günümüz ailesinin karşı karşıya kaldığı bazı sorunlara Resûlullah’ın hayatından örneklerle çözüm sunma amacının araştırmacıları bu tür çalışmaları hazırlamaya yönelten önemli etkenlerden olduğu ifade edilebilir.
Başka dinlere ait kutsal metinlerin Hz. Peygamber hakkında verdiği bilgiler de ilgi çeken konulardan biridir.
Hz. Peygamber dönemi İslam toplumu, özellikle Medine’deki toplumsal yapı hakkında da çalışmalar yapılmıştır.
Hz. Peygamber’in insanlarla ve dinî, siyasî ve sosyal gruplarla ilişkileri de ilgi duyulan araştırma alanlarından biridir. Özellikle son yıllarda dinlerarası diyalog konularında bazı çalışmalar yapıldığı müşahede edilmektedir.
Kurumsal yapı çerçevesinde Medine döneminde kurulan devletin yapısı ve bazı kurumların yanı sıra Hz. Peygamber’in liderliği ve devlet başkanlığı, ele alınan konular arasında zikredilmelidir.
Hz. Peygamber’in nasıl algılandığı hususu araştırmacıları meşgul eden bir soru olarak araştırılan konulardandır. Bu konuda hem günümüz Müslümanlarının Hz. Peygamber’e bakışı, hem de geçmişte Hz. Peygamber’in nasıl algılandığı hususunda çalışmalar yapılmıştır.
Siyer literatürü üzerine yapılan çalışmalar, araştırmacıların az ilgilendiği alanlardan biridir.
Öte yandan gelenek, mizah, folklor, yemek kültürü, giyim-kuşam, zenaatlar, spor, tıbb-ı nebevi, büyü, ilim, aşk, şiir, dil ve edebiyat, sanat, çevre, tarım, insan hakları, inanç ve düşünce hürriyeti, Peygamber ve Türkler konularında da bazı çalışmalar yapılmıştır.
Tespit ettiğimiz çalışmaların önemli bir kısmının Hz. Peygamber’in hayatının tamamını anlatan çalışmalar olduğu, bunun yanında Hz. Peygamber’in hayatının belirli bir dönemi ya da peygamberliği ve beşeri özellikleri hakkında çalışmalar yapıldığı görülmektedir.
Kitapların %38’i (281) Hz. Peygamber’in hayatını anlatan biyografi çalışmalarıdır. Hz. Peygamber’in hayatından kısmen bahseden kitaplar %12 ile ikinci sıradadır. Diğer kitapların içinde Hz.
Peygamber’in hayatının belli bir dönemini ya da olayını anlatanlar ile aile hayatı hakkında yazılmış olanlar dikkat çekmektedir.
Makalelerin önemli bir bölümü Hz. Peygamber’in hayatının belli bir dönemi ya da olayı (%17), peygamberliği (%17) ve beşeri özellikleri (%10) konuları çerçevesinde hazırlanmıştır. Hz. Peygamber’in beşeri münasebetleri (%8) ve peygamber algısı (%8) hakkında da epey makale yayımlanmıştır.
Tebliğlerde Hz. Muhammed’in peygamberliği (%18) ve başta Müslümanların peygamberlik algısı olmak üzere peygamberlik algıları (%16) etrafında yapılan çalışmaların çokluğu dikkat çeker.
Yüksek Lisans tezlerinde tercih edilen çalışma konuları arasında Hz. Muhammed’in hayatının belli bir olayı ya da dönemi (%18), peygamberliği çerçevesindeki konular (%16) ile beşeri münasebetleri (%17) öne çıkmaktadır.
Doktora tezlerinde Hz. Peygamber’in hayatının belli bir olayı ya da dönemi ile ilgili çalışmaların (%16) yanısıra peygamberliği (%16) ve beşeri münasebetleri (%13) etrafındaki çalışmaların tercih edildiği görülmektedir. Bunlardan başka siyer literatürü (%16) ile ilgili konuların da öncelikli olarak ele alındığı dikkat çekmektedir.
D. Çeviri Kitaplar
Ülkemizde siyer alanında yayımlanan kitapların %20’si (149) başka dillerden -özellikle Arapça, Farsça ve İngilizceden- çeviridir. Bu çevirilerin önemli bir kısmı 1980’den sonra yayımlanmıştır. Bunda İran İslam Devrimi ve Arap ülkelerindeki bazı siyasî gelişmelerin etkisinin olması muhtemeldir. 28 Şubat sürecinden sonra diğer çalışmaların sayısında olduğu gibi çeviri kitaplarda da bir düşüş gözlemlenmektedir.
E. Birden Çok Basılan Kitaplar
Kitapların %22’si (166) birden fazla baskı yapmıştır. Türkçe siyer kitaplarından çok baskı yapanlar arasında dikkat çekenler Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanan Ali Himmet Berki’nin Hatemü’l-Enbiya, Osman Keskioğlu’nun Hz. Peygamber’in Hayatı: Siyer-i Nebi (24. Basım, Ankara 2009), İrfan Yücel’in Peygamberimizin Hayatı ve İbrahim Sarıçam’ın Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı adlı kitaplarıdır. Bu kitapların çok baskı yapmasında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurumsal desteğine sahip olmalarının önemi inkâr edilemez. Öte yandan zikrettiğimiz kitaplar arasında sadece birisinin akademik İslam Tarihçiliği geleneğinden gelen bir araştırmacı tarafından yazıldığı dikkat çekmektedir.
Bunlardan başka birden çok baskı yapan kitaplar arasında Mustafa Asım Köksal’ın İslam Tarihi: Hz. Muhammed ve İslamiyet, Salih Suruç’un Peygamberimizin Hayatı, İhsan Süreyya Sırma’nın İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence ile İslami Tebliğin Medine Dönemi ve Cihad adlı kitaplarını da zikretmek gerekir.
Birden fazla baskı yapan kitapların yaklaşık üçte biri (%7,40’ı [55]) çeviri kitaplardır. Çeviri kitaplar arasında Afzalurrahman’ın Siret Ansiklopedisi, Buti’nin Fıkhu’s-sire, Muhammed Hamidullah’ın İslam Peygamberi başta olmak üzere diğer bazı kitapları, Martin Lings’in Hz. Muhammed’in Hayatı, Mustafa Sibai’nin Hz. Muhammed ve Hayatı ve Ali Şeriati’nin Muhammed Kimdir isimli kitapları zikredilebilecekler arasındadır.
Kitapların çok baskı yapmasında kitabın muhtevasının ve yazarının adı kadar, kitabı yayımlayan yayınevinin resmi bir kimliğinin olup olmaması, kitabın belirli bir cemaat ya da grup tarafından muteber görülen bir yazar tarafından kaleme alınıp alınmaması ya da promosyon olarak dağıtılıp dağıtılmaması etkili olmuştur.
Sonuç
Buraya kadar verdiğimiz bilgilerden de anlaşılacağı üzere ülkemizde Hz. Peygamber’in hayatı hakkında hazırlanan çalışmaların sayısı küçümsenmeyecek kadar çoktur.
Son yıllarda televizyon ve internet gibi etkenler sebebiyle kitaplara duyulan talebin azaldığı yönünde umumi bir kanaat varsa da yayımlanan kitap sayısının arttığı müşahede edilmektedir. Bununla birlikte kitapların baskı adetlerinin düştüğü yönünde yayıncıların yakınmalarından haberdarız.
Bu çalışmada dikkatimizi çeken önemli hususlardan biri İmam-Hatip ve İlahiyat eğitimiyle birlikte Hz. Peygamber’in hayatına dair çalışmaların sayısında bir artış olduğudur. İlahiyat Fakültelerinin özellikle makale, tebliğ ve tez türünden çalışmalarda öncü olduğu açıktır.
Son yıllarda İlahiyat Fakültelerinin sayısının artması ve giderek yaygınlaşan e-dergiler sayesinde makale yayımındaki artışın hızlanarak devam edeceğini söylemek mümkündür. Buna paralel olarak kitap yayımında da ciddi bir artış olacağını ifade etmek kehanet olmasa gerektir.
Muhtemelen ileriki yıllarda klasik kitap yayımının yerini e-kitapların gelişmiş versiyonları alacaktır. Bu gelişmelere karşı hazırlıklı olmanın Hz. Peygamber’in hayatını insanlara daha doğru ve süratli bir şekilde sunmak açısından önemli olduğunu düşünüyoruz.
Bu arada İslam tarihçilerinin dar alanlara yönelik çalışmalar yaptıklarını, Hz. Peygamber’in hayatını bir bütün olarak ele alan çalışmalara yönelmelerinin Hz. Peygamber’in daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacağını ifade etmemiz gerekir.
Bundan sonraki hedeflerden biri siyer hakkındaki çalışmaların niteliği olmalıdır. Bu alanda yapılacak çalışmalarla sağlıklı bir peygamber algısına sahip olup olmadığımız incelenmelidir.
(1818)